Kamu Yönetimi Bülteni (Temmuz 2024)
1-31 Temmuz 2024 tarihleri arasındaki kamu yönetimi alanındaki güncel gelişmeler
Sevgili Okuyucular,
Temmuz ayı, kamu yönetimi açısından oldukça hareketli ve tartışmalı geçti. Ülkede yasal, siyasal ve toplumsal birçok mesele gündemi meşgul etti. Özellikle mülteci sorunu yeniden alevlenirken, hayvan hakları konusunda da önemli adımlar atıldı.
Kamu ve yerel yönetimler, kent ve kentleşme, sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği, teknoloji ve hayatın içinden konularına yönelik en güncel bilgileri takip etmek için bültenimizi kaçırmayın!
👉Bültenimize Nasıl Ulaşabilirsiniz?
Kamu yönetimi ile ilgili güncel gelişmelerden haberdar olmak, fikirlerinizi paylaşmak ve diğer okuyucularla etkileşime geçmek için ➡️bültenimize abone olmanızı ve sosyal medya hesaplarımızı takip etmenizi rica ederiz.
Bu değerli bilgileri arkadaşlarınızla paylaşmayı unutmayın!
Keyifli okumalar dileriz.
🧑💼Kabinede Değişiklik: Memişoğlu ve Kurum Bakan Oldu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla 2 Temmuz 2024 Tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki görevden alındı. Koca'nın yerine Kemal Memişoğlu, Özhaseki'nin yerine de Murat Kurum getirildi.
31 Mart 2024 tarihinde yapılan mahalli idareler seçiminde Cumhur İttifakı'nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylı nedeniyle bakanlıktan ayrılan kurum, 394 gün sonra yeniden bakan olarak atandı.
🐄Danimarka’da İnekler ve Domuzlar Artık Vergi Mükellefi!
Danimarka, tarım sektörüne karbon vergisi uygulayan ilk ülke olma yolunda büyük bir adım attı. Avrupa genelinde süregelen çiftçi protestolarına rağmen, Danimarka koalisyon hükümeti pazartesi akşamı yeni vergi konusunda anlaşmaya vardı. Financial Times’ın haberine göre, eti veya sütü için beslenen inek ve domuz gibi hayvanlardan atmosfere salınan sera gazları için ton başına 16 euro vergi alınacak. Bu yenilikçi vergi politikası, tarım sektöründe karbon emisyonlarını azaltmayı hedeflerken, küresel iklim değişikliği ile mücadelede de önem arz ediyor.
Akıllara takılan soru, “Diğer alanlardaki karbon salımlarını durdurduk da sadece inekler mi kaldı?”
➡️Almanya Yalnızlaşıyor: Nüfusun Yüzde 20,3 Tek Yaşıyor
Avrupa Birliği ülkeleri içinde yalnız yaşayanların sayısı her geçen gün artarken, Almanya'da tek başına yaşayanların oranı ülke nüfusunun beşte birine yükseldi. Almanya Federal İstatistik Ofisi (Destatis), Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine dayanarak ülkedeki yalnız yaşayan insanlara ilişkin dikkat çekici veriler açıkladı.
Geçen yıl Almanya'da yalnız yaşayanların oranı nüfusun yüzde 20,3'ünü oluşturdu ve bu oran AB ortalaması olan yüzde 16,1'in oldukça üzerinde kaldı.
Finlandiya yüzde 25,8, Litvanya yüzde 24,6, İsveç yüzde 24,1, Danimarka yüzde 23,5 ve Estonya yüzde 21,5 ile yalnız yaşama oranlarında AB ortalamasının üzerinde yer alarak Almanya'yı takip ediyor.
Tarım toplumunda, geniş aileler insan gücü için vazgeçilmezdi. Sanayi toplumunda ise kent yaşamı çekirdek aile modelini ön plana çıkardı. Bugün, bilgi toplumunda ise yalnız yaşam giderek daha popüler hale geliyor.
🧑💻Sosyal Medyanın Karanlık Yüzü: Dezenformasyonla Mücadele
Günümüzde sosyal medya çağın en önemli bilgi kaynağı! haline geldi. Ancak, bu platformlar aynı zamanda önemli bir dezenformasyon merkezi olarak da işlev görebilir. Sağa-sola, aşağı yukarı kaydırdığımız kısa görsel ve videolarla duygudan duyguya savrulmaktayız. Birer dakikalık paylaşımların birinde kah gülerken bir sonrakinde duygulanıyoruz, bir sonrakinde ise sinirlenebiliyoruz. Nerden alışveriş yapacağımızı, nereye tatile gideceğimizi, ne izleyeceğimizi hep o karar veriyor ya da manipüle ediyor.
Sosyal medya ile ilgili yasal düzenlemeler yapılırken aynı zamanda dezenformasyonla mücadele edebilmek amacıyla da Türkiye Cumhuriyeti İletişim Başkanlığı bünyesinde Dezenformasyonla Mücadele Merkezi kuruldu ve bu merkez yalan haberle mücadele amacıyla faaliyet göstermektedir.
Dezenformasyon, kitleleri yanıltma, yönlendirme ve suistimal etme hedefi taşır. Eksik, yanıltıcı ya da tamamen uydurma bilgilerin üretilmesi ve yayılmasıyla toplumu etkiler. Bu nedenle, doğru bilgiye ulaşmak ve yalan haberlerden korunmak için bu tür merkezlerin önemi giderek artmaktadır.
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi aynı zamanda belirli aralıklarla çıkardığı “Dezenformasyon Bülteni” ile yalan haberleri yayınlamaktadırlar.
Örneğin bazı sosyal medya hesaplarında paylaşılan, "Gaziantep'te yabancı uyruklu bir kişinin evin çatısından attığı briketle bir polis memuru yaralandı, durumu kritik" iddiasının doğru olmadığını” duyurdu.
İlginç bir bilgi daha vermek istiyorum. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) tarafından yürütülen bir araştırma sosyal medyada yalan haberlerin doğru haberlere göre altı kat daha hızlı yayıldığını ortaya koymuş.
Bir atasözü vardı; “Acı haber tez yayılır". Artık atasözü “Yalan haber tez yayılır” olarak değişti.
2024 itibarıyla dünya nüfusunun yarıdan fazlası sosyal ağlardan en az birine üye. “We Are Social” raporuna göre Türkiye’de kullanıcılar günün ortalama 3 saatini sosyal medyada geçiriyor. Dolayısıyla bu dönemin rıza üreticisinin sosyal ağlar olduğunu söylemek yanlış olmaz. Kaydırmayı bırakamadığınız TikTok ve Instagram akışınız sizi sizden iyi tanıyan bir belleğin ürünü. Dinlediğimiz şarkılardan, satın almak istediğimiz ürünlere kadar hemen her kararımız bu ağlar tarafından şekillendiriliyor.
Her şeyin tek kaydırmalık ömrü olduğu bu dönemin en büyük fobisi “geçmişe dönmek”. Serdar Kuzuloğlu
🚶➡️Yumuşak Karnımız: Göç Problemi ve Göçmenler
Kayseri'de pazar akşamı Suriyeli bir kız çocuğunun bir sığınmacı tarafından tacize uğradığı iddiaları üzerine gerginlik yaşandı ve halk sokağa döküldü. Suriyelilerin yoğun yaşadığı mahallede bazı dükkânlar ateşe verildi ve olaylarda 5 polis yaralandı.
Pazar gecesi Kayseri'de başlayan şiddet olayları kısa sürede farklı kentlere de sıçradı. Konya ve Gaziantep gibi şehirlerde de benzer olaylar yaşandı. Olayların bu kadar hızlı ve şiddetli bir şekilde yayılmasında sosyal medyanın rolü büyüktü. Göçmen karşıtlığı uzun süredir devam eden bir gerilimdi ve bu olaylar, bu gerilimin patlak vermesine neden oldu. Özellikle yabancı uyruklu kişilerin yoğun olarak yaşadığı mahallelerde şiddet olayları tırmandı.
Bu göçmen karşıtı eylemler, Suriye'de de Türk vatandaşlarına yönelik şiddet eylemlerini tetikledi. Suriye'de Türk bayrağı asılı güvenlik noktalarına saldırılar gerçekleşti ve Türk bayrakları yakıldı. Bu ne perhiz bu ne lahana dedirtircesine sığınmacı konusunda en çok sorumluluk alan ülke Türkiye’ye karşı yapılması tepkilere neden oldu. Madem bu kadar duyarlıydınız 12 milyon Suriyeli yerinden edip 6 milyonunun ise ülkeyi terk etmesine neden oldunuz?
Türkiye’de Suriyelilere karşı her ne kadar münferit olaylar yaşansa da ülkemiz bu konuda büyük fedakarlıklara katlandı. Suriye'deki iç karışıklık nedeniyle 2011 yılında başlayan ilk Suriyeli sığınmacı hareketini aradan geçen 13 yıl boyunca katlanarak devam etti ve Türkiye bu konuda açık kapı politikası izledi. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı tarafından açıklanan verilere göre, 25 Temmuz 2024 tarihi itibarıyla Türkiye'de kayıt altına alınmış geçici koruma statüsündeki Suriyeli sayısı 3 milyon 105 bin 539 kişiye ulaştı. Türkiye en fazla sığınmacı barındıran ülke konumunda.
Türkiye'de artan göçmen karşıtlığı ve bununla birlikte gelen şiddet olayları, hem Türkiye'de hem de Suriye'de toplumsal huzuru tehdit eden bir boyuta ulaştı. Göçmenler ve yerel halk arasındaki bu gerilimlerin yatıştırılması için acil ve etkili önlemlerin alınması gerektiği açıktır.
Göç Araştırmaları Derneği Kurucu Başkanı, sosyolog Doç Dr. Didem Danış, Suriyelilere yönelik saldırılara karşı: “Hükümet aslında çok meşakkatli bir sorunu toplumun içine bıraktı ve çözüm yolu göstermeden uzaklaştı" yorumunu yapıyor.
Maalesef ki, ülkemizde göç doğru bir şekilde yönlendirilemedi ve herhangi bir planlama yapılmadan açık kapı politikası ile 13 yıl boyunca devam etti. Bu süreçte en büyük sıkıntıyı yerel yönetimler yaşadı. Yerel yönetimlerin düzensiz göçe karşı geliştirdiği yerel bir politika yoktu ve bu durum, göçmenlerin entegrasyonu ve toplumsal uyum konularında büyük zorluklar yaşanmasına sebep oldu.
Yerel yönetimler, ani ve yoğun göç dalgaları karşısında hazırlıksız yakalandı. Kentlerdeki altyapı, sağlık, eğitim ve sosyal hizmetler gibi temel alanlarda ciddi baskılar oluştu. Göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı mahallelerde, konut, iş, sağlık ve eğitim gibi temel ihtiyaçların karşılanmasında yetersizlikler ortaya çıktı. Bu durum, yerel halk ile göçmenler arasında gerilimlerin artmasına ve sosyal uyumun zedelenmesine neden oldu.
🚸İspanya'da Çocuk Göçmen Alarmı
Düzensiz göç ve göçmen sorunları sadece Türkiye'de değil, gelişmiş ülkelerde de ciddi problemlere yol açıyor. İspanya'nın güneyindeki Kanarya Adaları'ndan Lanzarote, son dönemde anne ve babası yanında olmayan çocuk yaştaki düzensiz göçmenlerin sayısının artmasıyla sosyal acil durum ilan etti.
Lanzarote yerel yönetimi, 2023 yılında anne ve babası yanında bulunmayan 742 refakatsiz çocuk göçmenin adaya ulaştığını açıkladı. Bu yılın ilk 6 ayında, 40'tan fazla düzensiz göçmen taşıyan tekne adaya vardı ve sadece son birkaç hafta içinde gelen 600 düzensiz göçmenden 40'ının refakatsiz çocuk olduğu belirtildi.
Bu durum, Lanzarote'de sosyal hizmetlerin ve altyapının üzerinde büyük bir baskı oluşturdu. Yerel yönetimler, bu çocukların barınma, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimini sağlamak için acil önlemler almak zorunda kaldı. Ancak, mevcut kaynaklar bu artan talebi karşılamakta yetersiz kalıyor.
✈️Elle Aramayı Kabul Etmeyen Yolcu Uçağa Alınmayacak
Türk Sivil Havacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaştı. Düzenlemeyle, tüm yolcular, havacılık güvenliğinin ihlal edilmemesiyle sınırlı olmak üzere, havaalanlarına ve hava araçlarına geçerken yanlarındaki eşyaları ile birlikte teknik cihazlarla ve gerektiğinde el ile kontrol edilecek ve aranacak. Ancak teknik cihazlarla yapılan kontrollerin sonuçlandırılamaması durumunda, bahse konu yolcu kendisinin ve eşyasının elle aranmasını kabul etmediği takdirde havaalanı ve hava aracına kabul edilmeyecek.
🐕Tartışmalı Yasa: Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik
Sahipsiz sokak hayvanları, uzun süredir ülkemizin gündeminde önemli bir tartışma ve ayrışma konusu olarak yer alıyor. Bu konu, toplumsal kutuplaşmanın da bir yansıması olarak karşımıza çıkmakta. Sokak hayvanlarının korunması ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi için birçok farklı görüş ve öneri ortaya atılırken, bazı kesimler bu hayvanların insan sağlığı ve güvenliği için tehdit oluşturduğunu savunuyor.
Tüm bu tartışmalar ışığında TBMM, sokak hayvanları ile ilgili düzenlemeler içeren ve kamuoyunda tepkilere neden olan 17 maddelik "Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”ni genel kurulunda kabul ederek yasalaştırdı.
İşte Kanun Teklifinde Öne Çıkan Düzenlemeler:
“Kanunun kapsamı genişletildi ve “insan, hayvan ve çevre sağlığı gözetilmek kaydıyla” ibaresi eklendi.
"Sahipli hayvan" ve "sahipsiz hayvan" ve hayvan bakımevi kavramları açık şekilde tanımlandı.
Bakanlık belediyelere mali destek verecek. Ayrıca “Belediyeler, 31 Aralık 2028'e kadar hayvan bakımevleri kurmak ve rehabilitasyon işlemlerini gerçekleştirmek için kesinleşmiş en son bütçe gelirlerinin binde 5'ini; büyükşehir belediyeleri binde 3'ünü kaynak olarak aktaracak, belediyelerce bu oranların üzerinde yapılan harcamaların yüzde 40'ı Hazine ve Maliye Bakanlığınca belediyeye aktarılacak”.
Yerel yönetimler, gönüllü kuruluşlarla iş birliği içerisinde, sahipsiz hayvanların sahiplendirilinceye kadar bakılmaları için hayvan bakımevleri kurarak onların bakımlarını ve tedavilerini sağlayacak, eğitim çalışmaları yapacak.
Kedi ve köpek sahipleri, hayvanlarını en geç 31 Aralık 2025'e kadar dijital kimliklendirme yöntemleriyle kayıt altına aldırmak zorunda olacak.
Yerel yönetimler sahipsiz hayvanları bakımevi dışında bir yere terk etmek veya bakımevinde barındırılan köpekleri bakımevi dışında bir yere bırakamayacak.
5199 sayılı Kanunun İkinci Kısım Dördüncü Bölüm başlığında yer alan “Öldürülmesi” ibaresi “Ötanazisi” şeklinde ve 13 üncü maddesinin başlığı “Hayvanların ötanazisi” şeklinde değiştirilmiş, maddeye birinci fıkrasından önce gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiş ve mevcut ikinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “Öldürme esas ve usulleri” ibaresi “Öldürme ve ötanazi işlemine ilişkin esas ve usuller” şeklinde değiştirilmiştir.
🏛️Belediyelere SGK Borç Şoku: Borç Ödenmezse İcraya Verilecek
31 Mart Mahalli, Seçimleri’nden büyük bir zaferle çıkan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Başkan Özgür Özel liderliğinde seçim sonrası siyasette normalleşme çabaları ile Cumhurbaşkanı ile görüşmüş ve ardından Cumhurbaşkanı da CHP Genel Merkezini ziyaret etmişti. Ancak bu normalleşme çok uzun sürmedi ve Cumhurbaşkanı partisinin Meclis Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, SGK'ya borcu olan belediyelerden tahsilata başlanacağını duyurdu.
Recep Tayyip Erdoğan, belediyelerin SGK borçları üzerinden başlayan tartışmalara ilişkin, "Dans gösterisine, vals gösterisine gelince para var. Gazetecilere Roma turu yaptırırken para var. Ancak SGK'ya borç ödemeye gelince, yetimin, emekçinin hakkını ödemeye gelince para yok. SGK'ya en fazla borcu olan ilk 5 belediye CHP'li. Toplam 96 milyar liralık borcun 65,1 milyar lirası yani yüzde 68'i CHP'li belediye ve iştiraklerine ait. Borcu en fazla olan belediyeler, CHP'nin sürekli kazandığı belediyeler" ifadelerini kullandı.
Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş ise konuya ilişkin açıklamalarda bulunarak “İktidar alacağına şahin vereceğine karga. Çevre Bakanlığı’ndan bizim alacağımız var. Mahsup edelim, alacağınızın 4’e birini hemen almış oluyorsunuz" dedi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, belediyelerin SGK'ya olan 96 milyar lira prim borcunun yaklaşık yüzde 80'inin belediye şirketlerine ait olduğunu belirterek, "Biz belediyelerle ilgili borçları toplayabiliyoruz. Sorun belediye şirketleriyle ilgili" dedi. Işıkhan borçların ödenmemesi durumunda icra yoluna başvurulacağını belirtti.
İktidar ve muhalefet arasındaki SGK borcu tartışmasında ilk kritik gelişme yaşandı: Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, SGK borcu nedeniyle belediyenin hesaplarına haciz konulduğunu açıkladı. Seçer, "Mesele üzüm yemek değil, SGK’nın borçlarını tahsil etmekten öte bağcı dövmektir. CHP’li belediye başkanlarını sıkıntıya sokmak, hizmet yapamaz hale getirmektir" ifadesini kullandı.
Belediye şirketleri, yerel yönetimlerin hizmetlerini daha etkili ve verimli bir şekilde sunabilmeleri için oluşturulan önemli yapı taşlarıdır. Ancak, bu şirketlerin faaliyetleri ve yönetim süreçleri, zaman zaman tartışmaların odağı haline gelmektedir. Belediye şirketleri, kamu kaynaklarının kullanımı, şeffaflık, hesap verebilirlik ve etkin yönetim gibi konularda çeşitli eleştirilere maruz kalmaktadır.
Belediye şirketlerinin yönetiminde karşılaşılan temel sorunlardan biri, yeterli denetim mekanizmalarının bulunmamasıdır. Bu durum, kaynakların yanlış kullanımı ve yolsuzluk riskini artırabilir. Ayrıca, bu şirketlerin yönetim kadrolarının siyasi atamalarla şekillenmesi, liyakat esasının göz ardı edilmesine ve hizmet kalitesinin düşmesine yol açabilir.
⛓️💥Kula Belediye Başkanı Tutuklandı
Manisa'nın Kula ilçesinde makamında 2 kişiyi koruması ve şoförüyle birlikte darbettiği iddiasıyla gözaltına alınan Belediye Başkanı Hikmet Dönmez sevk edildiği adliyede mahkemece 'yağma suçuna azmettirme' iddiasıyla tutuklandı.
Tanju Özcan ve Bolu Belediyesi
Türkiye’nin en renkli belediye başkanlarından biri olan Tanju Özcan, her daim gündemde olmayı başarıyor. Sığınmacılara karşı aldığı sert önlemlerden tutun, adalet yürüyüşlerine, parti ihraçlarına ve eşiyle yaşadığı polemiklere kadar, Tanju Özcan hep manşetlerde. Yaptıkları ve söyledikleriyle sık sık dikkat çeken Özcan, son yerel seçimlerde de yüksek oy alarak ikinci kez başkanlık koltuğuna oturmayı başardı. O, siyasetin hiç sıkıcı olmadığını kanıtlayan bir figür olarak sahnede kalmaya devam ediyor!
Başkan Özcan yine çok konuşulacak bir karara imza attı. Bolu Belediyesi, 31 Temmuz 2024 tarihinden itibaren yere sigara izmariti, çekirdek kabuğu, çöp atan ve yere tüküren kişilere 14 bin 407 liraya kadar idari para cezası yazılacağını duyurdu. Konuya ilişkin bir açıklama yapan Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, “Yarından itibaren; sokak, cadde, kaldırım ve parklara, çekirdek kabuğu, izmarit veya çöp atanlara ayrım yapmaksızın 593 liradan 14 bin 407 liraya kadar idari para cezası uygulanacaktır” diye konuştu.
🚩The Cities Climate Action Summit 2024
Londra İklim Eylem Haftası kapsamında düzenlenen The Cities Climate Action Summit 2024 (Kentler İklim Eylem Zirvesi 2024), dünyanın dört bir yanından 60'tan fazla kent bilimciyi ve 2.586 delegeyi bir araya getirdi. Zirve, iklim değişikliğinin kentlere getirdiği kritik zorluklarla nasıl başa çıkılacağı konusunda iki gün süren tartışmaların ve iş birliğinin ardından sona erdi. Zirvede iklim değişikliğine dirençli kentlerin tasarlanması, yeşil alanların artırılması ve sürdürülebilir ulaşım sistemlerinin teşvik edilmesi konuları üzerinde yoğunlaşıldı.
🖼️İnsanlık Tarihinin İlk Manzara Resmi: Çatalhöyük
Günümüzden 9000 yıl önce, bugünkü Konya Ovası’nda insanlar bir araya gelerek kerpiçten evler yaptılar, kilden kendi çanak çömleklerini ürettiler, 200 kilometre uzaktan getirdikleri volkan camı (obsidyen) ile kesici ve delici aletler yaptılar, hayvanları evcilleştirdiler, tarımla uğraştılar. Dahası duvarlara ve yerlere çizdikleri resimlerle, taştan ve kilden ürettikleri heykellerle oldukça geniş yelpazeli bir sanat ortaya koydular.
Çatalhöyük, bugün Konya'nın Çumra ilçesine bağlı Küçükköy yakınlarında, milattan önce 7000 yıllarından itibaren insanların toplu olarak yaşadığı ilk yerleşim yerlerinden bir tanesi. Alan, 1958 yılında James Mellaart tarafından keşfedilmiş, ilk kazıları 1961-1963 ve 1965 yıllarında yapılmıştır.
Turkish Museums internet sitesinde Çatalhöyük'le ilgili şöyle yazıyor; “Günümüzde milyonlarca insanın bir arada bulunduğu, tüm yaşamların birbirine dokunduğu ve gökyüzünü delmek istercesine bulutlara uzanan yapılarla dolu devasa şehirlerde yaşamak bizim için sıradan bir durumdur. Toplumsal yaşamı düzenleyen onlarca kurum, karmaşık idari düzenlemeler, sosyal statüler, farklı kültürel atmosferler ve karmaşık toplumsallığımızın yarattığı daha pek çok etken... Bütün bunlar, neredeyse kendimizi bildiğimiz ilk andan itibaren hayatımızı şekillendirdikleri için bize oldukça alışıldık ve sanki ezelden beri hep varmış gibi gelirler. Oysa hepsinin başladığı bir zaman olmalıdır; bir noktada ortaya çıkmış ve binlerce yıl boyunca doğa şartlarıyla yavaş yavaş aşınan bir kaya gibi şekil almış olmaları gerekir. Dolayısıyla bu "gösteri”nin nasıl başladığı sorusuna cevap bulabileceğimiz, hayranlık uyandırıcı değişimini gözlemleyebileceğimiz, onu zamanın içinde bir fotoğraf karesi gibi saklamış bir yer de olmalıdır”. İş te o yer Çatalhöyük.
Çatalhöyük, kentlerin atası olduğu kadar alandan çıkan arkeolojik kazılarla da kendisine hayran bırakmaya devam ediyor. Tarih'teki insansız ilk manzara resmi olarak kabul edilen harita ya da manzara resmi Çatalhöyük’e ait. Çatalhöyük kent planının arkasındaki Hasan Dağı'nın üzerinden tüten dumanlar ile aktif durumda, patlamaya hazır bir yanardağ olduğunu gösteren manzara resmi, dünyadaki ilk uyarı levhası olma özelliğini de taşımaktadır.
Bir proje kapsamında oluşturulmuş güzel bir de internet sitesi var. Site bağlantısı
🐖Endonezya’da 51.000 Yıllık Mağara Resmi Keşfedildi!
Araştırmacılar, Endonezya'nın Sulawesi adasındaki bir mağarada bulunan ve 51.000 yıl öncesine ait olduğu düşünülen bir resim keşfettiler. Bu resim, şimdiye kadar keşfedilen en eski anlatı sanatının kanıtı olabilir. İnsan benzeri bir figürün bir domuzla etkileşimini tasvir eden bu sanat eseri, insanların hikaye anlatımını düşündüğümüzden çok daha uzun süredir sanatsal yollarla ifade ettiğini gösteriyor.
Neandertallerin mağaraları işaretlemeye başlaması yaklaşık 75.000 yıl öncesine dayanıyor, ancak bu işaretler genellikle figüratif değildi. Birkaç yıl öncesine kadar bilinen en eski figüratif mağara resmi, Fransa'nın Lascaux kentinde bulunan ve 21.000 yıl öncesine ait bir bizona saldıran kuş başlı bir insanı gösteren kaya sanatı paneliydi. Ancak Sulawesi'deki bu yeni keşif, tarih öncesi sanatın hikaye anlatma konusundaki derin geçmişini bir kez daha gözler önüne seriyor.
⚠️İzmir’in Büyük Tehlikesi: Zemin Çökmesi!
Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, İzmir'deki zeminin her yıl 1,5 santimetre çöktüğüne dikkat çekerek, şehrin en büyük sorununu açıkladı: “İzmir’in en büyük sorunu ne ulaşım, ne körfezin kokması, ne de kirlilik. Uzun vadede tek bir olay var; çökme. Eğer önlem alınmazsa 50-60 yıl sonra deniz suyu Basmane'ye kadar gelebilir”.
🤖Kentinizde Robotik Araç Yolu Var Mı?
Otomobil işgaline uğramış kentlerimizde karbon salımlarını en aza indirebilmek için mikromobilite (e-skuter, bisiklet) yolları açmaya çalışırken bir de robotik araçlara nasıl yol bulacağız. Bu cümle biraz ütopik gelmiş olabilir ama hiç gelmesin. Çünkü şuanda robotik araçlarla teslimat yapılan kentler mevcut. Helsinki’de, paketleri doğrudan kapı eşiklerine getirmek için otonom bir teslimat robotu kullanan pilot çalışmalar başlattı.
İyi de kardeşim bu robotik araçlar İstanbul’da hangi yoldan gidecek? Bunu konuşmak için biraz erken. Çünkü biz hala mikromobilite sorununu çözemedik.
🌴Seni Çöpe Atacağım Poşete Yazık
OECD'nin Küresel Plastik Görünümü Raporuna göre, sadece yirmi yıl içinde küresel yıllık plastik atık üretimi 180 milyon tondan yaklaşık 400 milyon tona çıktı. Ve bu sadece başlangıç! Plastik atıkların 2060 yılına kadar dünya genelinde neredeyse üç katına çıkması bekleniyor. Bu artış devam ederken, tüm atıkların yarısının çöpe atılacağı ve beşte birinden daha azının geri dönüştürüleceği tahmin ediliyor. Plastik kirliliği, ekosistemlere ve insan sağlığına geniş kapsamlı zararlar veren 21. yüzyılın en büyük çevresel zorluklarından biridir.
Bir düşünün, Coca-Cola Company sadece 2022 yılında 3.430.000 metrik ton plastik ambalaj üretti. Devasa bir plastik dağının sadece bir parçası!
Türkiye'de ise marketlerde poşet kullanımı ücretli hale getirildi. Bu, plastik atığı azaltmak için atılan küçük ama önemli bir adım. 100'den fazla ülke tek kullanımlık plastik poşetleri tamamen veya kısmen yasakladı. Ayrıca, birçok ülke çatal bıçak takımı ve içecek karıştırma çubukları gibi diğer tek kullanımlık ürünleri de yasaklıyor. Plastik poşetler her yerde: sokaklarımızı çöpe boğuyorlar, nehirlerimizi tıkıyor ve okyanustaki yabani hayvanları boğuyorlar.
Kenya'da ülkenin altyapısını tıkayan ve su baskınlarına neden olan bu çantaların üretilmesi, dört yıla kadar hapis veya 36 bin avro para cezasıyla sonuçlanabiliyor.
Ve şimdi en şaşırtıcı bilgiye geliyoruz: 2019 Kanada’da yapılan bir araştırmasına göre, insanlar yılda 52.000'e kadar mikroplastik parçacık tüketiyor. Bu, her gün biraz daha plastik yediğimiz anlamına geliyor!
📖Sürdürülebilir Kalkınma 2️⃣0️⃣2️⃣4️⃣ Raporu
BM Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri̇ Ağı (Sustainable Development Solutions Network-SDSN) tarafından her yıl yayınlanan Sürdürülebilir Kalkınma Raporu, 2015 yılında 193 BM üye ülkesi tarafından kabul edilen Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları'ndaki (SKA) ilerlemeyi her yıl değerlendiren kapsamlı bir belgedir. Bu rapor, ülkelerin çevresel, ekonomik ve sosyal alanlarda sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşma yolundaki performanslarını ölçer ve karşılaştırır.
Sürdürülebilir Kalkınma 2️⃣0️⃣2️⃣4️⃣ raporuna göre;
📌 Türkiye'nin genel performansı bölge ortalamasının 7 puan altında kaldı.
📌 Türkiye 166 ülke arasından 72. sırada yer aldı.
📌 SKA 1: Yoksulluğa Son ve SKA 9: Sanayi, Yenilikçilik ve Altyapı'da ilerleme kaydedildi.
📌 SKA 13: İklim Eylemi'nde gerileme görüldü ve Türkiye'de iklim krizine yönelik büyük zorluklar devam ediyor.
🚂Japonya'nın Yeşil Devrimi: Otonom Raylı Taşımacılık Sistemi
Japonya hükümeti sıfır karbon salımı hedefi doğrultusunda konteyner taşımacılığına özel bir raylı otonom sistem inşa edecek. Tokyo ve Osaka şehirlerini bağlayacak ve 2034 yılında tamamlanacak 500 kilometrelik hat, taşıma amacıyla yollarda seyreden 25 bin kamyonun yerini alacak. 23 milyar dolara malolacak ağ, tam otonom çalışan elektrikli bantlarda işleyecek.
Japonya hükümeti, sıfır karbon salımı hedefi doğrultusunda önemli bir adım atarak konteyner taşımacılığına özel bir raylı otonom sistem inşa etmeye karar verdi. Bu devrim niteliğindeki proje, Tokyo ve Osaka şehirlerini birbirine bağlayacak ve 2034 yılında tamamlanacak olan 500 kilometrelik bir hattı kapsayacak. 23 milyar dolara malolacak yol, tam otonom çalışan elektrikli bantlarda işleyecek ve 25 bin kamyonun yaptığı işi yapacak.
🛻İklim Krizi Diye Feryat Edenler Kamyonet Alıyor!
Eskiden sadece western filmlerinde görmeye alışık olduğumuz devasa Amerikan kamyonetleri, artık Avrupa yollarının vazgeçilmezleri arasında yer almaya başladı. Avrupa'nın yollarında kamyonet sayısı giderek artıyor! Avrupa Çevre Ajansı'nın yeni yayımladığı verilere göre, 2023'te Avrupa'ya yaklaşık 5.000 Dodge RAM marka kamyonet getirildi ve bu sayı 2022'ye kıyasla %20'lik bir artış gösterdi. Şu anda Avrupa yollarında en az 20.000 Dodge RAM marka kamyonet bulunuyor.
Ancak bu büyük ve gösterişli araçların bir de gölge yanı var. Dodge RAM gibi kamyonetler, inanılmaz yüksek CO2 emisyonlarıyla çevreye ciddi zarar veriyorlar. Bu araçların CO2 emisyonları kilometre başına 300 ila 900 gram arasında değişiyor ki bu, yeni satılan otomobillerin emisyon ortalamasının üç ila dokuz katı kadar yüksek.
Ve bir başka dikkat çekici nokta, bu dev kamyonetlerin çarpışmada, bir kamyonetin bir yayayı veya bisikletliyi öldürme olasılığı normal bir arabadan neredeyse üç kat daha fazla olması. Kamyonetlerin yüksek kaputları çocukları, kadınları ve yaşlıları daha da büyük bir riske sokmaktadır.
Türkiye’de de son zamanlarda SUV olarak tabir edilen araçlar etrafta daha fazla görünür duruma geldiğini düşünüyorum. Ülkemizde 2024 yılı iki aylık rakamlara baktığımızda 146 bin 318 adet otomobil satışı gerçekleşirken, bunun 74 bin 143'ünü SUV'lar oluşmuştur.
Erdek’teki Ekokırıma Rekor Ceza Geldi!
Balıkesir'in incisi Erdek'te yaşanan olay, bize doğanın dengesini ne kadar kolay bozabileceğimizi bir kez daha gösterdi. Plajlarını temizlemek isteyen ev sahiplerinin kiraladığı iş makinesi, farkında olmadan deniz çayırlarını sökerek büyük bir çevre felaketine yol açtı. Bu hatanın bedeli ise tam tamına 774 bin lira!
Peki, neden bu kadar büyük bir ceza? Çünkü deniz çayırları, sadece güzel görünmekle kalmıyor, aynı zamanda denizlerin akciğerleri olarak biliniyor. Milyonlarca deniz canlısına ev sahipliği yapan bu bitkiler, kıyıları erozyondan koruyor ve suyun temizlenmesine yardımcı oluyor. Üstelik, küresel ısınmayla mücadelede de önemli bir rol oynuyorlar.
Dünyanın her yerinde olduğu gibi, ülkemizdeki denizler de büyük bir tehlike altında. Tarih boyunca aşırı sıcakların yüzde 90’ını, insan kaynaklı karbondioksitin ise dörtte birini emen okyanuslar istiap haddini aştı. 15 aydır üst üste rekor kıran deniz yüzeyi sıcaklıkları, artık tüm ekosistem için büyük bir tehdit oluşturuyor. Okyanuslardaki ısınma hızının sabit bir küresel ısınmada görülebilecek seviyenin ötesine geçmesi, denizlerin artık ısı ve karbonu depolayarak karalara, atmosfere ve buzullara gitmesini engelleme fonksiyonunu yerine getiremeyecekleri anlamına geliyor. İlk somut etki olarak yoğun kasırga sezonu, devamında ise karaların daha da ısınması, suların yükselmesi ve sualtı yaşamının ağır hasar alması bekleniyor.
⛔Dijital Karanlık: CrowdStrike Güncellemesi
Kurumsal siber güvenlik çözümü CrowdStrike, 19 Temmuz’da yayınladığı (hatalı) yazılım güncellemesi ile adeta dijital bir fırtına kopardı. Falcon adlı güvenlik platformu için yayınlanan son güncellemenin ardından Windows işletim sistemlerinde “mavi ekran” adı verilen ve sistemin tamamen kapanmasına yol açan hatalar ortaya çıktı. Dünya genelinde yaklaşık 8 milyon Windows bilgisayarı çalışmaz hale getiren bu güncelleme, büyük bir kaosun fitilini ateşledi.
Ofislerde, devlet dairelerinde, havalimanlarında işler durdu, insanlar sinir krizi geçirdi ve bilgisayar başında çaresizce bekleyen milyonlarca kullanıcı, bir anda dijital karanlığa gömüldü. Bu hatalı güncellemenin etkileri sadece teknik sorunlarla sınırlı kalmadı. CrowdStrike’ın borsada işlem gören hisseleri, yüzde 32 oranında değer kaybederek adeta serbest düşüşe geçti. Yatırımcılar, bu büyük skandalın ardından toplamda 25 milyar dolar zarara uğradı.
Bu olay, bilişim sektöründeki tekelci yapılar ve kullanıcıların alternatiflerinin sınırlı olması sorununu bir kez daha gündeme getirdi. Çin, bu olaydan nispeten daha az etkilendi. Uzmanlar, Çin’in yerli ve milli yazılım kullanımına verdiği önemin bu tür küresel siber olaylardan daha az etkilenmesini sağladığını belirtiyor.
Türkiye’de de bu olayın ardından dijital bağımsızlık ve açık kaynak yazılımların önemi yeniden vurgulandı. TÜBİTAK tarafından geliştirilen Pardus işletim sistemi, Türkiye için önemli bir alternatif olarak öne çıkıyor. Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde 250 binin üzerinde etkileşimli tahta ve laboratuvar bilgisayarında kullanılan Pardus, gelecek yıl sonuna kadar tüm etkileşimli tahtalara (600 bin) ve laboratuvar bilgisayarlarına (20 bin) yayılmayı hedefliyor.
🤖Türkiye'nin İlk Yapay Zeka Akademisyeni: Dr. Derya Aslan
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, akademik kadrosuna oldukça ilginç birisini eklemeyi planlıyor: Yapay Zeka Dr. Derya Aslan! Evet, doğru duydunuz; Dr. Derya Aslan, Türkiye'nin kadrolu ilk yapay zeka akademisyeni olma yolunda. Eğer Rektörlük ve YÖK onay verirse, bu yapay zeka karakteri üniversitenin Yeni Medya Bölümü'nde davranış bilimleri dersleri verecek.
Dr. Derya Aslan, öğrencilerinin karşısına dersleri akıcı bir şekilde anlatan, her yazılı soruya tatmin edici cevaplar veren bir akademisyen olarak çıkacak. Ancak yüz yüze konuşma yeteneğinde biraz daha geliştirmeye ihtiyaç var; yani, gelecekte canlı bir sohbet sırasında yapay zekanın bir miktar daha “insanlaşması” gerekebilir. Eğitim dünyasında bir devrim niteliğinde olan bu yenilik, akademik dünyaya bambaşka bir soluk getirecek!
"Dr. Derya Aslan, umarım kadronu bir an önce verirler. Ancak üzgünüm, bunun için araya birilerini sokmak zorunda kalabilirsin. Senin yapay zekân bu işlere ermez :)
Türkiye’de Yapay Zekâ Kanunu Ne Zaman Olacak?
Yapay zekâ akademisyenden bahsetmişken bu yapay zekânın yasal zemininin oluşturulma vakti de geldi. Türkiye’de doğrudan YZ (Yapay Zekâ) teknolojilerine odaklanan yasal bir düzenleme yürürlükte mevcut değil. Ancak kişisel verilerin korunması mevzuatı kapsamında YZ teknolojileriyle doğrudan ilişkili bir hüküm bulunmaktadır. Nitekim 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda (KVKK) “Herkes, veri sorumlusuna başvurarak kendisiyle ilgili (…) (g)İşlenen verilerin münhasıran otomatik sistemler vasıtasıyla analiz edilmesi suretiyle kişinin kendisi aleyhine bir sonucun ortaya çıkmasına itiraz etme” hakkına sahiptir (m.11/1,g). Belirtilen hüküm dolayısıyla YZ sistemleri aracılığıyla kişisel verilerin analiz edilerek bireyin aleyhine bir sonucun ortaya çıkması durumunda ilgili kişinin bu işlemeye itiraz etme hakkı bulunmaktadır“ hükmü yer almaktadır.
Avrupa Birliği, yapay zekâ konusunda öncü bir adım atarak “Yapay Zeka Yasası”nı yürürlüğe koydu. Darısı başımıza...
📖Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi 2024-2025 Eylem Planı Yayımlandı
Yapay zekâ alanında son dönemde yaşanan gelişmeler ve ülke ihtiyaçları göz önünde bulundurularak, 12. Kalkınma Planı doğrultusunda ülkemizin yapay zekâ alanında daha hızlı ve kararlı adımlar atmasını sağlamak üzere kamu, özel sektör ve STK’lerin görüş ve katkıları alınarak yeni eylem planı nihai hale getirilmiştir.
Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi 2024-2025 Eylem Planı’na ulaşmak için tıklayınız.
💻Türkiye’nin Süper Gücü: ARF Süper Bilgisayarı
Yapay zeka teknolojileri, üstün özellikli işlemciler ve süper bilgisayarlar gerektiriyor. Türkiye de bu alanda büyük bir adım atarak kendi süper bilgisayarını geliştirdi. Adını Türk bilim insanı Ordinaryüs Profesör Doktor Cahit Arf’tan alan ARF süper bilgisayar TÜBİTAK Ankara’da düzenlenen törenle birlikte tanıtıldı. Ankara’da bu yıl yeni açılan MODSİMMER TRUBA Veri Merkezi’nde kullanılmak üzere geliştirilen ARF, 35 bin dizüstü bilgisayarın işlem gücüne eşdeğer kapasitesiyle dünyanın en güçlü 313. süper bilgisayarı. Bu süper bilgisayar saniyede trilyonlarca hesaplama yapabilen exaFLOP düzeyinde işlem gücüne sahip. 1.5 petabayt RAM ve 100 petabayt depolama kapasitesi ile büyük ölçekli veri işleme ve analizlerde mükemmel bir performans sunuyor. Bu inanılmaz hız ve kapasite, büyük veri analizi, yapay zeka uygulamaları ve bilimsel araştırmalar için ideal bir ortam sağlıyor.
Proje TÜBİTAK 🤝 Lenovo teknoloji çözüm ortaklığında, Orta Doğu Teknik Üniversitesi ev sahipliğinde hayata geçirildi.
Türkiye’den Yüksek Teknoloji Hamlesi: 5 Milyar Dolarlık Destek
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, HIT-30 Yüksek Teknoloji Yatırım Programı kapsamında önemli bir müjde verdi: "Ülkemizde 65 nanometre (nm) ve altı çip üretimini gerçekleştirmeyi amaçlıyoruz," dedi. Bu hedef doğrultusunda, 5 milyar dolarlık büyük bir destek bütçesi açıklanmış durumda. Türkiye'nin teknoloji sahnesindeki bu iddialı adım, çip üretiminde global rekabet gücünü artırmayı hedefliyor ve ülkemizin yüksek teknoloji alanındaki vizyonunu pekiştiriyor.
📽️Türkiye’de Sinema Seyircisi Azalıyor
Avrupa Sinemacılar Birliği (UNIC) tarafından yayımlanan yıllık sinema seyircisi raporuna göre, Avrupa'da sinema seyircisi sayısı büyük bir artış gösterdi. Geçtiğimiz yıla göre yüzde 21,6'lık bir artışla toplamda 986 milyona ulaştı. Bu artışın en yüksek olduğu ülke Ukrayna oldu; sinema seyircisi sayısı yüzde 60,5 oranında bir yükseliş yaşadı.
Öte yandan, Türkiye’de sinema seyircisi sayısında yüzde 13,6’lık bir düşüş gözlendi. Çekya ve Danimarka’da da seyirci sayısı yüzde 1 oranında geriledi.
77 sayfalık raporda çok sayıda bilgi ve detay bulunuyor. İncelemek isteyenler için raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
🌵Ediz Hun Kaktüs Evi
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Türk sinemasının unutulmaz ismi sanatçı-ekolog Ediz Hun’un dünyanın dört bir yanından topladığı kaktüsleri, Bostancı’da hayata geçirdiği Ediz Hun Kaktüs Evi’nde sergilemeye başladı.
Kaktüs denilince gözümüzün önüne hemen hepimizin bildiği büyük ya da küçük boyutlu olanı gelir. Farklı türlerinin olabileceği aklımızın ucundan hiç geçmemiş olabilir. Kaktüs ailesi (Cactaceae) üç bini aşkın cinsle (genus) temsil edilmekle birlikte, zaman zaman bulundukları ortamlarda yeni cinsler de ortaya çıkarılmaktadır. Bu cinslerin içinde çaprazlama sebebiyle gerek doğal yaşam alanlarında gerek üretim tesislerinde çok değişik türlere de rastlanmaktadır. Bir cins içinde yüzlerce tür (species) olabileceği gibi bu türlerin de yöresel olarak birçok alt türü (subspecies) bulunabilmektedir.
🤸♂️Paris Olimpiyatları Olaylı Başladı
Paris'te düzenlenen 2024 Olimpiyat Oyunları, Sen Nehri'nde gerçekleştirilen muhteşem bir açılış töreniyle start aldı. 6 bin 800 sporcunun 85 tekneyle 6 kilometrelik güzergahta geçit yaptığı etkinlik, yaklaşık 4 saat sürdü ve dünya genelinde canlı performanslar ile hazırlanan videolarla desteklenen televizyon yayınları aracılığıyla takip edildi.
Ancak tören, sadece görkemiyle değil, aynı zamanda tartışmalarla da gündeme oturdu. Sergilenen bazı performanslar, LGBT propagandası yapıldığı ve Leonardo da Vinci'nin ünlü "Son Akşam Yemeği" tablosunun drag queen gösterisiyle canlandırılarak dine hakaret edildiği gerekçesiyle eleştirilerin hedefi oldu.
💰Olimpiyatlara Ev Sahipliği Kentlerin Bütçesini Nasıl Zorluyor?
Olimpiyat oyunlarına ev sahipliği yapmak, şehirler için hem büyük bir onur hem de ciddi bir mali yük olabilir. Bu dev organizasyon, şehirlere büyük altyapı yatırımları yapma zorunluluğu getirir. Yeni stadyumlar, spor tesisleri, ulaşım sistemleri ve konaklama yerleri gibi birçok yapının inşası gereklidir ve bu yatırımların maliyeti milyarlarca doları bulabilir.
Olimpiyatların güvenliği de büyük bir önceliktir. Binlerce güvenlik görevlisi, gelişmiş kamera sistemleri ve diğer güvenlik önlemleri devreye girer. Ayrıca, açılış ve kapanış törenleri, sporcuların konaklaması, ulaşımı ve beslenmesi gibi birçok organizasyon masrafı da göz ardı edilemez.
Kısacası, olimpiyat oyunları bir şehrin ekonomisini sarsabilecek kadar büyük bir yatırımdır. Ancak, başarılı bir organizasyonla bu yatırımlar, uzun vadede büyük faydalar sağlayabilir ve ev sahibi şehri dünya sahnesine çıkarabilir.
Paris, Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin 2019'da uygulamaya koyduğu maliyet düşürücü reformları tam anlamıyla test eden ilk şehir olarak dikkat çekiyor. Paris 2024 Olimpiyatları'nın faturası en az 8,87 milyar dolar olarak belirlendi. Bu rakam, Londra'nın 2012'de harcadığı 17 milyar dolar, Tokyo'nun 2021'deki tahmini 28 milyar doları ve Rio de Janeiro'nun 2016'da harcadığı 24 milyar dolarla (bugüne kadarki en pahalı üç Yaz Oyunları) karşılaştırıldığında oldukça makul görünüyor.
🙍♀️🙍♂️Tarihin En Eşitlikçi Olimpiyatı: 2024 Paris Olimpiyat Oyunları
2024 Olimpiyatları, tarihin en cinsiyet eşitliğine sahip Olimpiyat Oyunları olarak öne çıkıyor. İlk kez, olimpiyat oyunlarına katılan kadın ve erkek sporcular arasında yüzde 50 - 50 denklik sağlandı. Bu, spor dünyasında büyük bir dönüm noktası! Olimpiyat tarihindeki katılım oranlarına yönelik güzel bir grafik var bakabilirsiniz.
Türkiye Cumhuriyeti'nin Olimpiyat Oyunları'ndaki yüzüncü yılına girerken, Paris 2024'teki Team Türkiye, 102 sporcusuyla ülkemize gurur dolu anlar yaşatmaya hazırlanıyor. 18 spor dalında yarışacak olan bu takımda, 54 kadın ve 48 erkek sporcu yer alıyor.
Nereden çıktı bu kaykay ile break dans?
Olimpiyatlardaki yeni kent sporlarıyla ilgili sorular soranların sayısı az değil, ancak sponsorlar bu yeniliklerden oldukça memnun. Yeni branşlar, genç kitlelere ulaşmanın etkili bir yolu olarak görülüyor ve BMX parkı ile tırmanış sporları gençler arasında büyük ilgi görüyor.
Elbette, Olimpiyat muhafazakarları kaykay ve break dans gibi spor dallarına altın madalya verilmesini saçma buluyor olabilir. Ancak, Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) ve bazı uzun süreli ticari ortaklarına göre, bu yeni sporlar genç kitlelerle bağ kurmak için harika bir fırsat sunuyor.
BMX parkındaki akrobatik hareketler, kaykay pistindeki hız ve çeviklik, tırmanış duvarındaki adrenalin dolu anlar ve break dansın ritmik enerjisi, gençleri ekran başına kilitlemeyi başarıyor. Bu yeni spor dalları, Olimpiyat Oyunları'na taze bir heyecan ve dinamizm katıyor.