Kamu Yönetimi Bülten (Haziran 2024)
1-30 Haziran 2024 tarihleri arasındaki kamu yönetimi alanındaki güncel gelişmeler
Sevgili Okuyucular,
Haziran ayı için hazırladığımız Kamu Yönetimi E-Bülteni, yine dopdolu ve sizler için özel olarak seçilmiş içeriklerle karşınızda!
Kamu ve yerel yönetimler, kent ve kentleşme, sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği, teknoloji ve hayatın içinden konularına yönelik en güncel bilgileri takip etmek için bültenimizi kaçırmayın!
👉Bültenimize Nasıl Ulaşabilirsiniz?
Kamu yönetimi ile ilgili güncel gelişmelerden haberdar olmak, fikirlerinizi paylaşmak ve diğer okuyucularla etkileşime geçmek için ➡️bültenimize abone olmanızı ve sosyal medya hesaplarımızı takip etmenizi rica ederiz.
Bu değerli bilgileri arkadaşlarınızla paylaşmayı unutmayın!
Keyifli okumalar dileriz!
Kamu Yönetimi
🙆♀️Meksika’da Tarihi Bir Seçim: Ülkenin İlk Kadın Lideri Claudia Sheinbaum
Meksika tarihi bir seçime sahne oldu. İki kadın aday başlık için yarıştı ve ülkenin ilk kadın lideri Claudia Sheinbaum, resmi sonuçlara göre seçimi önde tamamladı. İklim bilimci ve Mexico City'nin eski belediye başkanı Claudia Sheinbaum, pazar günü ülkesinde yapılan seçimleri ezici bir zaferle kazanarak çifte dönüm noktası yaşadı: Meksika'da devlet başkanı seçilen ilk kadın ve ilk Yahudi oldu. 61 yaşındaki Sheinbaum, yetkililerin Meksika tarihinin en büyük seçimi olarak nitelendirdiği, en fazla seçmenin katıldığı ve en fazla sandalyenin kapışıldığı seçimden galip çıktı.
🌐970 Milyon Seçmene Sahip Hindistan’da Seçim: Narendra Modi Zaferi
Hindistan'da yaklaşık 6 hafta süren 7 aşamalı genel seçimleri, Başbakan Narendra Modi'nin başında olduğu Bharatiya Janata Partisi (BJP) liderliğinde kurulan Ulusal Demokratik İttifakı (NDA) kazandı.
Hindistan Seçim Kurulunun verilerine göre, 19 Nisan'da başlayıp 1 Haziran'da sona eren genel seçimde sayım sona erdi. Seçmen sayısının yaklaşık 970 milyon olduğu ülkede, federal parlamentonun alt kanadı Halk Meclisi (Lok Sabha) üyelerini belirleyen seçimlerden galip çıkan, Hindistan Başbakanı Modi'nin başında olduğu BJP liderliğinde kurulan NDA oldu.
🌍Avrupa Parlamentosu Seçimleri Aşırı Sağın Zaferi İle Sonuçlandı
Avrupa Birliği üyesi 27 ülkede, 720 sandalyeli Avrupa Parlamentosu için 6-9 Haziran tarihleri arasında seçimler düzenlendi. Seçim sonucunda göçmen karşıtı, milliyetçi partiler güçlü kazanımlar sağlarken aşırı sağın yükselişi en çok dikkat çeken unsur oldu. Seçim sonuçlarına göre merkez-sağdaki Avrupa Halk Partisi (EPP) en çok oy alan grup olarak 184 sandalye kazandı. Ayrıntılı seçim sonuçlarına buradan bakabilirsiniz. Avrupa genelinde katılım %50’lerde kalırken en fazla katılım 89,82 ile Belçika’da oldu.
Avrupa Parlamentosu seçimlerinde yaşanan bu değişimlerin etkileri gerçekten önemli. Aşırı sağın güçlenmesi, Avrupa'nın siyasi dengelerini ve AB içindeki politikaları önemli ölçüde etkileyebilir. Özellikle merkez-sağdaki Avrupa Halk Partisi'nin (EPP) en çok oy alan grup olarak 184 sandalye kazanması, Avrupa siyasetindeki dengeleri gözler önüne seriyor. Fransa, Avusturya, İtalya, Almanya, Macaristan ve İspanya gibi ülkelerde aşırı sağ partilerin seçimlerde güçlü performans sergilemesi, Avrupa siyasetindeki dengeleri değiştiriyor. Özellikle Almanya'da AfD gibi partilerin Doğu Almanya'da yüksek destek alması ve genel seçimlerde önemli bir pozisyon elde etmeleri dikkat çekici. Hayalet komünizm yerine faşizmin endişe kaynağı olarak öne çıkması, Avrupa'da ve dünya genelinde siyasi tartışmaları ve analizleri yeniden şekillendirecek.
Seçim sonrası analizler, bundan sonra Avrupa'yı neyin beklediğine odaklanmış durumda. New York Times'ın analizine göre seçimler, AB'nin çekirdek üyeleri olan Fransa ve Almanya'nın zayıflıklarını ortaya çıkardı. Gazeteye göre aşırı sağın bu güçlü yükselişi, ABD seçimlerinde eski Başkan Donald Trump'ın seçilmesine bile etki edecek şekilde yankı bulabileceğini ifade ediyor
Fransa’da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron seçim gecesi ağır bir yenilgiye uğradı. Macron’un Rönesans Partisi oyların %14,5’ini ancak alabilirken Marine Le Pen’in sağ popülist partisi Ulusal Birlik (Rassemblement National, RN) ise % 32 oy almayı başardı. Bu durum üzerine Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron şok bir hamleyle Fransız parlamentosunu seçime götürdü. Fransa, 30 Haziran ve 7 Temmuz'da parlamentonun yeni üyelerini belirlemek üzere sandık başına gidecek. Bu tür erken seçim kararları genellikle ülkenin siyasi atmosferinde büyük değişikliklerin işareti olabilir. Macron'un bu hamlesi, Fransa'daki siyasi dengeler ve gelecek dönemde ülkenin politik yönü konusunda önemli ipuçları verebilir. Seçim sonuçlarının hem Fransa içindeki hem de Avrupa genelindeki siyasi dinamikleri nasıl etkileyeceği merakla bekleniyor.
Avrupa Parlamentosu ve Seçimleri Genel Bilgi
Avrupa Parlamentosu, Avrupa Birliği'nde (AB) yaşayan yaklaşık 450 milyon vatandaşı temsil eden ve topluluk politikalarının hazırlanması ve uygulanmasında önemli bir rol oynayan bir kurumdur. Avrupa Parlamentosu, AB vatandaşlarını doğrudan temsil eden ve doğrudan halk tarafından seçilen tek AB kurumudur. AB üyesi ülkelerin vatandaşları olan Avrupa vatandaşları, beş yılda bir yapılan ve tüm AB üye ülkelerinde aynı anda gerçekleştirilen Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oy kullanabilirler. Son Parlamento seçimi 2019 yılında yapıldı. Parlamento üyeleri doğrudan halk tarafından seçilir ve parlamento bugün için Avrupa Birliği'ne üye 27 devletin toplamda 705 temsilcisinden oluşuyor. Bu rakam, 704 üye ve bir Başkanı içeriyor. 2024 Haziran seçimlerinde 720 üye seçilecek. Hangi üye devletin kaç parlamenter ile temsil edileceği üye devletlerin nüfuslarına göre tespit ediliyor. En yüksek temsil 96 üye ile Almanya’da. Tüm AB vatandaşları, ikamet ettikleri ülkeye bakılmaksızın oy kullanma hakkına sahiptirler. Seçim sonuçları ülke bazında açıklanır ve Avrupa Parlamentosu'ndaki sandalye dağılımı belirlenir.
Avrupa Parlamentosu, üye devlet vatandaşlarının demokratik menfaatlerini ve siyasi görüşlerini temsil eden bir organdır. Bundan dolayı, Avrupa Parlamentosunda üyeler ülkelerine göre değil, siyasi görüşlerine göre grup oluştururlar. Parlamenterler ülkelerini değil, kendilerine oy veren Avrupa vatandaşlarının siyasi görüşlerini temsil ederler. Avrupa Parlamentosu, 7 siyasi parti grubu ve bağımsız üyelerden oluşmaktadır. Siyasi grup kurabilmek için en az yedi üye devletten 23 üye seçilmesi gerekmektedir.
▶️Avrupa'nın Popüler Aşırı Sağ Partileri
Avrupa genelinde aşırı sağ ve popülist partilerin yükselişi, siyasi ve toplumsal dinamikleri derinden etkiliyor. Bu partiler, genellikle göçmen karşıtı, kültürel korumacı ve ulusal kimliği vurgulayan politikaları savunarak destek buluyorlar. Özellikle ekonomik, sosyal ve kültürel krizlerin artmasıyla birlikte, bu partilerin daha fazla destek bulma potansiyeli olduğu görülüyor. Ancak, bu durum aynı zamanda Avrupa genelindeki siyasi çatışma ve kutuplaşmayı derinleştirme riskini de beraberinde getiriyor.
Ulusal Birlik Partisi (RN)
Ulusal Birlik Partisi (RN), 1972 yılında Jean-Marie Le Pen tarafından kurulmuş olup Fransa parlamentosunun en büyük muhalefet grubunu oluşturuyor. Parti, küreselleşmeye karşı çıkarak ekonomik korumacılığı ve Fransız kimliğinin vurgulanmasını savunuyor. Ayrıca NATO'dan çıkma yönünde politikalar benimsiyor. Parti, tarihsel olarak yabancı düşmanlığı ve Yahudi karşıtlığıyla eleştirilmiştir. 2012 yılında Jean-Marie Le Pen'in kızı Marine Le Pen parti lideri oldu. Marine Le Pen, babasının sert çizgisini yumuşatmak amacıyla 2015 yılında onu partiden ihraç etti ve daha ılımlı bir politika izlemeye çalıştı.
Almanya için Alternatif Partisi (AfD)
Almanya için Alternatif Partisi (AfD), politikalarını özellikle göçmen karşıtlığı üzerine odaklamış bir parti olarak bilinir. Parti, Avrupa sınırlarının kapatılması, ulusal sınır kontrollerinin güçlendirilmesi ve göçmen kamplarının Almanya dışında kurulması gerektiğini savunur. AfD, Alman kültürünün, dili ve ailenin önemini vurgulayarak İslam'ın Alman kültürünün bir parçası olmadığını iddia eder. Ayrıca parti, kürtaja karşı çıkar ve bu konularda muhafazakar bir tutum sergiler.
İtalya'nın kardeşleri (Fdl)
İtalya'nın Kardeşleri (FdI), liderliğini Giorgia Meloni'nin yaptığı bir parti olarak bilinir. Partinin kökleri savaş sonrası faşizme dayanmaktadır ve faşist diktatör Mussolini'yi öven Meloni, eleştirilere maruz kalmaktadır. FdI, post-faşist geleneğin ideolojik mirasçısı olarak görülmektedir ve "Tanrı, vatan, aile" gibi sloganları kullanmaktadır. Ancak 2022'de başbakan seçildikten sonra Meloni, göçmenlere ve LGBT+ bireylere yönelik daha ılımlı bir söylem benimsemiş ve bu konularda tutumunu yumuşatmıştır.
Özgürlük Partisi (PVV)
Özgürlük Partisi (PVV), Hollanda'da İslam ve göç karşıtı bir siyasi parti olarak bilinir. Kasım 2023 seçimlerinde Geert Wilders liderliğinde büyük bir zafer elde etmiştir. Wilders'ın seçim kampanyasında öncelikli hedefi Hollanda'nın İslamlaşmasını önlemek olarak belirlenmiştir. Ayrıca Wilders, Kuran'ı yasaklama, camileri kapatma ve Müslüman ülkelerden gelen göçü engelleme gibi politikaları vaat etmiştir. PVV, bu tür politikalarıyla tanınan ve tartışmalı bir siyasi aktör olarak öne çıkmaktadır.
👨👩👧👦Ülkelerin Nüfus Krizi: Liderlerin Doğumları Artırma Çabaları
Nüfus ve doğurganlık hızı, devletlerin uzun vadeli ekonomik ve sosyal politikalarını şekillendiren kritik faktörlerdir. Bu göstergeler, bir ülkenin çalışma gücünü, üretimini, sağlık hizmetlerini, toplumsal yapısını doğrudan etkiler. Dolayısıyla, nüfus ve doğurganlık hızı, kamu politikasının nesnesidir. Bu sebepledir ki iktidarlar nüfus ve doğurganlık hızlarına müdahale etmeye çalışır. Hükümetler, doğurganlığı arttırmak için çeşitli teşvikler sunmaya çalışsa da uzmanlar dünya nüfusunun 40 yıl içinde azalmaya başlayacağını tahmin ediyor.
Türkiye’de TÜİK'in verilerine göre 2001 yılında 2,38 olan doğurganlık hızı, yani bir kadının yaşamı boyunca dünyaya getirdiği ortalama çocuk sayısı, 2023 yılında 1,51’e düştü. Bir ülkede nüfusun azalma eğilimine girme eşiği, yani yenilenme düzeyi ise 2,1’dir. Türkiye'de doğurganlık hızı 2016'dan bu yana yenilenme düzeyinin altında seyrediyor. Toplumun devamlılığı alarm veriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Nüfusun kendini yenileme eşiği olan 2,1 seviyesinin altındayız. Bu, açık söylüyorum, Türkiye açısından varoluşsal bir tehdittir, bir felakettir" dedi. Bu açıklama üzerine çeşitli kamu kurumları tarafından doğurganlık oranlarını artıracak kamu politikalarının oluşturulacağına yönelik açıklamalar geldi. Çalışan kadınların doğum izninin bir yıla çıkarılması, iki ve sonraki çocuklarda kira ile kreş desteğinin verilmesi gibi öneriler bu örnekler arasındadır.
Peki bu konuda sosyal medyada hangi öneriler geldi?
Üç çocuğu olana ÖTV’siz araba, dört çocuğu olana faizsiz konut kredisi hakkı ver ondan sonra nüfus artış hızını gör.
Çocuk sahibi olmayan yetişkinlerden belli bir vergi alınmasını :)
Peki bu iş diğer ülkelerde nasıl oluyor?
Fransa: Ücretsiz kreş hizmeti ve her çocuk için ailelere çocuk parası ödemeleri
İsveç: Uzun ebeveyn izinleri ve emeklilik olanakları
Kanada: Çocuklu ailelere vergi indirimi ve sübvansiyonlar
Singapur: Konut yardımı, vergi indirimi ve anne babalara bebek bakıcılığı desteği gibi teşvikler
Not: Yeni Elon Musk’lar yetiştirmemiz lazım :) Elon Musk teknoloji aleminin en çılgın adamı. Sadece dünyanın en zenginleri listesinde değil, babalık ünvanında da rekora koşmak istiyor. Tam tamına bildiğimiz kadarıyla 12 çocuğu var.
Devlet Denetleme Kurulunun Yeni Başkanı: Salih Tanrıkulu
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzasıyla Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, Devlet Denetleme Kurulu (DDK) Başkanı Yunus Arıncı görevden alındı ve yerine Kurul Üyesi Salih Tanrıkulu atandı.
Yerel Yönetimler
📳Akıllı Kent Gümüşhane: Bir İşbirliği Modeli
Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de kentler hızla akıllı kent olma yolunda ilerliyor. Teknolojik gelişmeler ve dijital dönüşüm, kent yaşamını yeniden şekillendirirken, Türk toplumu da “akıllı” olan her şeye yoğun ilgi gösteriyor. Bu ilgi, kentlerin başına eklenen “akıllı” sıfatının oldukça havalı bir hale gelmesini sağlıyor ve belediye başkanları ise bu teveccühü kendi lehlerine kullanmasını seviyor. Türkiye’de akıllı kent yaklaşımı konusunda güzel uygulamalar olsa da “akıllı kent” teriminin neyi ifade ettiği tam olarak anlaşılamadı. “Akıllı kent” kavramı ile ilgili yazmış olduğum bir kitap bölümünü çevrimiçi okuyabilirsiniz.
Gümüşhane Belediyesi bu konuda güzel bir adım atarak üniversite ile işbirliği içinde bir akıllı kent politikası oluşturmaya karar vermiş. Gümüşhane Belediyesi ile Gümüşhane Üniversitesi arasında “Coğrafi Veri Altyapısı ve Akıllı Şehir Teknolojileri Geliştirme İş Birliği Protokolü” imzalanmış. Gümüşhane Belediye Başkanı Vedat Soner Başer’i kentin önemli bir paydaşı olan üniversiteyi sürece dahil etmesi güzel bir vizyon örneği.
Keşke her belediye üniversite ve bilim insanlarından akademik danışmanlık alsa.
☑️Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) İptal Kararı Verdiği Seçimler Yenilendi
31 Mart'taki Mahalli İdareler Genel Seçimlerinin ardından yapılan itirazlar sonucunda seçimlerin yenilenmesine karar verilen 3 ilçe ve 4 beldede ve onlarca muhtarlıkta seçimler 2 Haziran 2024 Pazar günü yenilendi.
Kayseri'nin Pınarbaşı, Şanlıurfa'nın Hilvan ile Aksaray'ın Güzelyurt ilçelerinde seçmenler tekrar sandığa gitti. Sivas'ın Yıldızeli ilçesine bağlı Güneykaya, Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesine bağlı Büyükkarıştıran, Tunceli'nin Mazgirt ilçesine bağlı Akpazar ve Aksaray'a bağlı Sağlık beldelerinde de seçimler dün yeniden düzenlendi. Pınarbaşı'da CHP'nin adayı, Hilvan'da DEM Parti adayı, Güzelyurt'ta Ak Parti'nin adayı kazandı. Beldelerde ise Sağlık'ta MHP seçim zaferlerini tekrarlarken Güzelyurt İYİ Parti'den AK Parti'ye, Güneykaya MHP'den AK Parti'ye, Büyükkarıştıran DSP'den CHP'ye, Akpazar CHP'den AK Parti'ye geçti.
💂Denetlenmeyen Muhtar Adayları Sorunu
Belde ve belediye başkanlıklarının yanında birçok muhtarlık seçimleri de yenilendi. Ancak durum muhtarlık seçimlerinde biraz farklı. Çünkü muhtarlık seçimlerinde mahalle ya da köy sakini muhtar adayı olmaya karar verdiğinde (6 ay mahallede ikamet etme şartı var) beyaz kağıda elle ya da bilgisayar çıktısı baskı yaparak oy pusulalarını herhangi bir yere başvuru yapmadan seçim sandığının yanına koyarak seçime girebiliyor. Diyelim ki bu aday da seçimi kazandı. Ancak seçilen kişinin seçim yeterliliği taşımaması, adli sicilinin bulunması durumunda ise YSK mazbatayı takdim etmiyor.
Belde ve belediye başkanlıklarının yanında, birçok muhtarlık seçimleri de yenilendi. Muhtarlık seçimleri, belde ve belediye başkanlıklarından farklı bir yapıya sahip. Muhtarlık seçimlerinde, mahalle ya da köy sakini olan bir kişi, muhtar adayı olmaya karar verdiğinde (aday olmak isteyen kişinin mahallede en az 6 ay ikamet etmiş olması gerekiyor) aday olmak ve oy pusulalarını hazırlamak için herhangi bir resmi kuruma başvuruda bulunmuyor. Beyaz kağıda elle yazılmış ya da bilgisayardan çıktısı alınmış oy pusulalarını, seçim sandığının yanına koyarak seçime katılabiliyorlar.
Ancak, seçimi kazanan adayın seçim yeterliliği taşıması, kişinin adli sicil kaydının bulunmaması durumlarında Yüksek Seçim Kurulu (YSK), seçilen adaya mazbata vermiyor. Bu durum, muhtarlık seçimlerinde önemli bir sorun teşkil ediyor. Muhtarlık seçimlerinde aday olma ve seçim süreci, demokrasinin temel taşlarından biridir. Ancak, adayların seçim yeterliliğini taşıyıp taşımadığı seçimden önce kontrol edilmiyor.
🚓DEM Parti'li Hakkari Belediyesi'ne kayyım (Görevlendirme) atandı
Öncelikle kayyım terimini açıklığa kavuşturarak konuya başlamak daha iyi olacak. Basınımızda bu yazının başlığında da olduğu gibi belediyelerde herhangi bir sebeple görevden uzaklaştırılan belediye başkanlarının yerine görevlendirilen valiler için “kayyım/kayyum ataması” tabiri kullanılmaktadır. Kayyım mı kayyum mu? Sorusu ise Türk Dil Kurumu (TDK) tarafından kayyım olarak düzenlenmiştir. Bizi ilgilendiren tarafı ise “kayyım” sözcüğünün, ne 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda ne de 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nda kavram olarak geçmemesidir. Nitekim Özel Hukuka tabi gerçek ve tüzel kişiler için kullanılan kayyım kavramın belediyelere yapılan atamalar için kullanılması uygun bulunmamaktadır. Bu konuda “görevlendirme” kavramının kullanılması hakim görüştür. Diğer yandan, kayyım atamalarının mahkeme kararlarıyla gerçekleştirilmesi gerekirken, yerel yönetimlerde yapılan atamaların merkezi yönetim tarafından (vesayet makamı) bir mahkeme kararı olmaksızın yapıldığının da altı çizilmiştir. Ruşen ve Can Umut hocların bu konuda güzel bir makalesi var.
Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında Van Emniyet Müdürlüğü ekipleri DEM Parti'li Hakkari Belediye Başkanı Mehmet Sıddık Akış'ı gözaltına aldı. İçişleri Bakanlığı, Akış'ın görevden uzaklaştırıldığını duyururken, belediyeye kayyum atandı. Hakkari Valisi Ali Çelik, Hakkari Belediye Başkan Vekili olarak görevlendirildi.
Akış, 2014 yılında hakkında açılan bir davada 'Silahlı terör örgütünü yönetmek', 'Silahlı terör örgütüne üye olmak' ve 'Örgüt propagandası yapmak' suçlarından yargılanıyordu. Konu ile ilgili İçişleri Bakanlığı; “Mehmet Sıddık Akış'ın Anayasa'nın 127'inci maddesi ile 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 47'inci maddesi gereğince geçici bir tedbir olarak İçişleri Bakanlığı'nca görevden uzaklaştırılmıştır. 5393 sayılı Belediye Kanunun 45 ve 46'ıncı maddeleri uyarınca Hakkâri Valisi Ali Çelik, Hakkâri Belediye Başkan Vekili olarak görevlendirilmiştir." açıklamasında bulundu.
Kent ve Kentleşme
🏚️Zaandam: Hollanda'nın Tarihi Sanayi Cenneti ve Lego Kenti
Zaandam, Zaanstad belediyesine bağlı 7 kasabanın en büyüğüdür. Zaan Bölgesi muhtemelen dünyadaki ayakta kalan en eski sanayi bölgesidir. Tahıl, baharat, ahşap, yağ ve boyayı işlemek için Zaan nehri boyunca 1000'den fazla yel değirmeninin inşa edildiği 17. yüzyılda gelişti. Ayrıca bu bölge, kanalları, Zaanse Schans'ın yel değirmenleri, yeşil boyalı Zaanse evleri, tahta ayakkabıları, peynir ve kurabiye üretimi ile turistler dikkatini çekmektedir.
Zaandam, Zaanstad belediyesine bağlı yedi kasabanın en büyüğüdür ve Hollanda'nın Zaan Bölgesi'nde yer almaktadır. Zaan Bölgesi, muhtemelen dünyadaki ayakta kalan en eski sanayi bölgesi olarak bilinir. 17. yüzyılda, tahıl, baharat, ahşap, yağ ve boyayı işlemek için Zaan Nehri boyunca 1000'den fazla yel değirmeni inşa edilmiştir. Bölge, tarihi ve kültürel zenginlikleri ile turistlerin dikkatini çekmektedir. Özellikle Zaanse Schans'ın yel değirmenleri, yeşil boyalı Zaanse evleri, tahta ayakkabıları, peynir ve kurabiye üretimi gibi unsurlar bölgeyi cazip kılmaktadır.
Zaanse Schans, bölgenin en ünlü turistik cazibe merkezlerinden biridir. Bu açık hava müzesi, ziyaretçilere 17. ve 18. yüzyılların Hollanda yaşam tarzını deneyimleme fırsatı sunar. Yel değirmenleri, geleneksel el sanatları atölyeleri, peynir çiftlikleri ve fırınlar gibi birçok tarihi yapıyı barındırır.
Bölgenin diğer en büyük kenti ise Zaandam’dır. Zaandam meşhur Zaan nehrinin yakınlarında yer alır ve kentin nüfusu 72.500'dir. Kent, Hollanda'nın ünlü peynir ve kurabiye üretimi ile de tanınır. Kentteki pek çok atölye ve dükkân, ziyaretçilere bu lezzetlerin üretim süreçlerini gösterir ve tadım imkânı sunar. Zaanse kurabiyeleri ve peynirleri, hem yerel halk hem de turistler tarafından büyük ilgi görmektedir. Ayrıca Zaanse evleri, bölgenin mimari mirasının bir parçası olarak dikkat çeker ve tipik Hollanda kırsal yaşamını yansıtır.
🌤️Türkiye'de İklim Açısından Akıllı ve Dirençli Şehirler İnşa Etmek
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Başkanlığı ve Dünya Bankası iş birliği ile “Türkiye'de İklim Açısından Akıllı ve Dirençli Şehirler İnşa Etmek: İklim Eylem Planlaması ve Yeşil Kentsel Altyapı” çalıştayı gerçekleştirildi.
Gerçekleştirilen çalıştayda biyolojik çeşitliliğin korunması ve iklime uyum için kentsel planlamada yeşil altyapı ve doğa temelli çözümlerin, iklim açısından akıllı yatırım stratejileri vurgulandı.
🏤İstanbul’da Korkutan Çöküş: Küçükçekmece’de Bina Enkazı ve Kentin Tehlikeli Bina Gerçeği
İstanbul’un Küçükçekmece ilçesindeki Kartalepe Mahallesi’nde bir bina çöktü. 8 kişinin yaralı olarak kurtarıldığı enkazda 1 kişinin cansız bedenine ulaşıldı. Olayda, 8 kişi yaralı olarak kurtarıldı ve 1 kişinin cansız bedenine ulaşıldı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, olayla ilgili yaptığı açıklamada, "Çökme sebebiyle ilgili inceleme kurtarma faaliyetleri sonrası detaylı şekilde yapılacak. Geçmiş olsun," dedi.. Olay anının görüntüsünü bu linke tıklayarak izleyebilirsiniz.
İBB açıkladı: İstanbul'da çökme riski taşıyan 1556 bina var.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Küçükçekmece’de yaşanan bu olay sonrası, şehirde çökme riski taşıyan binalarla ilgili verileri paylaştı. Yapılan açıklamaya göre, İstanbul’da 1556 bina ciddi çökme riski altında. Bu binaların, depreme maruz kalmadan bile kendi yükünü taşıyamayacak kadar zayıf olduğu belirtiliyor.
Küçükçekmece'deki 3 katlı binanın çökmesi, İstanbul'un bina güvenliği konusundaki endişeleri yeniden gündeme taşıdı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin hızlı tarama hizmetine bugüne kadar 160 bin bina için başvuru yapılmış durumda. Bu binalardan 35 bininin tarama işlemi tamamlanmış ve bu binaların 17 bin 500’ü yüksek ve çok yüksek risk sınıfına girmiş. 1556 bina ise hiçbir kategoriye giremeyecek kadar kötü durumda.
İBB'nin verilerine göre, bugüne kadar 178 binanın yıkımı gerçekleştirilmiş. Ayrıca 96 binada resmi işlem başlatılmış ve 1443 bina için mülk sahipleri ve ilçe belediyeleri bilgilendirilmiş. İBB, hızlı tarama testlerinin devam ettiğini ve vatandaşların bu hizmetten faydalanmaları gerektiğini vurguladı.
Bu olay, İstanbul'un bina güvenliği konusundaki ciddi eksiklikleri gözler önüne serdi. Deprem riski taşıyan bir bölgede yer alan İstanbul'da, riskli binaların hızlı bir şekilde tespit edilip gerekli önlemlerin alınması hayati önem taşıyor. Vatandaşların güvenliği için bu konuda daha fazla bilinçlendirme ve denetim yapılması gerektiği bir kez daha ortaya çıktı.
👁️Biri Bizi Gözetliyor
İngiltere merkezli teknoloji şirketi Comparitech'in analizine göre, dünyada kişi başına en fazla güvenlik kamerasının düştüğü kent, Çin'in güneybatısındaki yaklaşık 15 milyon nüfuslu Çongçing şehri. Çongçing'de yaklaşık 2 milyon 580 bin güvenlik kamerası bulunuyor. Kentte altı kişiye bir kamera düşüyor.
Şirketin 120 kenti kapsayan listesine göre, benzer bir nüfusa sahip İstanbul'da 107 bin kamera var. 25'inci sıradaki İstanbul'da her 1000 kişiye 7,15 kameranın düştüğü belirtiliyor. Listede ilk 10 ağırlıklı olarak Çin kentlerinden oluşuyor:
Çongçing, Çin - 2.579.890 (Nüfus 15 milyon 354 bin. Bin kişiye 168,03 kamera)
Şenzen, Çin - 1.929.600 kamera (Nüfus 12 milyon128 bin. Bin kişiye 159,09 kamera)
Şanghay, Çin - 2.985.984 kamera (Nüfus 26 milyon 317 bin. Bin kişiye 113,46 kamera)
Tiençin, Çin - 1.244.160 kamera (Nüfus 13 milyon 396. Bin kişiye 92,87 kamera)
Jinan, Çin - 540.463 kamera (Nüfus 7 milyon 321 bin. Bin kişiye 73,82 kamera)
Londra, İngiltere - 627.707 kamera (Nüfus 9 milyon 176 bin. Bin kişiye 68,40 kamera)
Vuhan, Çin - 500 bin kamera (Nüfus 8 milyon 266 bin. Bin kişiye 60,49 kamera)
Guangzhu, Çin - 684 bin kamera (Nüfus 12 milyon 967 bin. Bin kişiye 52,75 kamera)
Pekin, Çin - 800 bin kamera (Nüfus 20 milyon 035 bin. Bin kişiye 39,93 kamera)
Atlanta, (ABD) 7.800 kamera (Nüfus 501.178. Bin kişiye 15,56 kamera)
İlk 20'de bulunan kentler arasında Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin başkenti Urumçi ile Bağdat, Dubai, Moskova ve Berlin de bulunuyor.
🙅♂️Barselona'da turistik kiralamalar yasaklanıyor
Dünyadaki konut ve kira krizi, günümüzün en önemli sosyoekonomik sorunlarından biridir. Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeleri etkileyen bu kriz, artan konut fiyatları, yükselen kiralar ve uygun fiyatlı konut eksikliği gibi birçok faktörden kaynaklanmaktadır.
Türkiye de konut ve kira krizinden önemli ölçüde etkilenmektedir. Son yıllarda konut fiyatları ve kiralar fahiş bir şekilde artmıştır. Bu durum, birçok insanın barınma ihtiyacını karşılamasını zorlaştırmaktadır. Özellikle yeni evlenen çifteler için durum daha da kötü bir hal almaktadır. İki gönül bir olunca samanlık seyran oluyor anacak samanlığa bile 20 bin kira istiyorlar.
Konut ve kira krizi dünyanın diğer kentlerinde de önemli bir sorun kaynağı ve hükümetler ve kent yönetimleri bu konuda kamu politikaları geliştirmektedirler. Barselona’da yetkililer yaşanan konut krizini önlemek için radikal bir karar aldı. Kira fiyatlarını düşürmek için kentteki 10 bine yakın konutun kısa dönemli kiralama ruhsatlarının 2028'e kadar kademeli olarak iptal edilmesine karar verdi.
ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, konut maliyetlerini düşürmeye yönelik yeni adımları duyurdu. Yellen, uygun fiyatlı konut finansmanını desteklemek amacıyla ek 100 milyon dolarlık program oluşturulacağını söyledi.
Sürdürülebilirlik ve İklim Değişikliği
🌴ÇEVREFEST 2024: Hepimizin Bir Dünyası Var
Çevre Haftası etkinlikleri kapsamında, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından çevre ve iklim duyarlılığını artırmayı amaçlayan “ÇEVREFEST” 5-9 Haziran tarihlerinde "Hepimizin Bir Dünyası Var" temasıyla Ankara Başkent Millet Bahçesi'nde gerçekleşti.
ÇEVREFEST 2024, çeşitli etkinliklerle dolu bir program sundu. Atölyeler, paneller, sergiler ve doğa yürüyüşleri gibi etkinlikler, katılımcılara çevre bilinci aşılamayı hedefledi. Özellikle gençlerin ve çocukların katılımına yönelik olarak tasarlanan etkinlikler, çevre konusunda farkındalık yaratmayı amaçladı.
Festivalin İnstagram adresine göz atabilirsiniz.
Festivalde Neler Oldu?
Sıfır atık ve iklim müzesi açıldı.
Çevre ve iklim değişikliği konulu söyleşiler, atölye çalışmaları ve kitap fuarı düzenlendi.
İklim tüneli kurularak ziyaretçilere iklim değişikliğinin etkileri gösterildi.
Çocuklara yönelik oyun alanları ve çevre bilinci kazandırmaya yönelik etkinlikler düzenlendi.
Hurda araç parçalarından oluşan maket robot ve Altındağ Belediyesi'nin atık kartonlardan yaptığı Ankara Kalesi ve çevresini gösteren minyatür çalışması gibi ilgi çekici eserler sergilendi.
Katılımcılara geri dönüştürülebilir ambalaj kutularını geri dönüşüme kazandıran depozito iade makineleri kuruldu.
Festival kapsamında özellikle dikkat çeken etkinliklerden biri de simülasyon temelli iklim tüneli oldu. Bu etkinlik, ziyaretçilere iklim değişikliğinin etkilerini görsel ve interaktif bir şekilde deneyimleme fırsatı sundu. Simülasyonlar, eğitim ve farkındalık çalışmalarında son derece etkili araçlardır. Tüm alanlarda yaygınlaştırılmalı.
Mexico City'nin Su Krizi: Kentler İçin Sıfır Gün Yaklaşıyor Mu?
Haziran ayında yaşanan rekor sıcaklıklar ve El Niño rüzgarlarının yağmur mevsimini kısa kesmesi, Mexico City'nin su krizini daha da derinleştirdi. Şehrin su rezervuarları, bu iklim olaylarının etkisiyle tarihi düşük seviyelere geriledi. Bu ay itibarıyla, rezervuarların kapasitesi yüzde 27'nin altına düştü. Bu durum, şehrin 22 milyon sakininin su ihtiyacını karşılamada ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Mexico City'den önce Güney Afrika’nın ikinci büyük şehri ve uluslararası bir turizm merkezi olan dört milyon nüfuslu Cape Town şiddetli kuraklık ile mücadele etti. Daha önce su kullanımı için aldıkları önlemler yetersiz kalınca yetkililer yeni hesaplamalar yaparak 21 Nisan gününü ‘Sıfır Günü’ (Day Zero) olarak ilan etmişlerdir. Bu günü de yaşamamak için su kullanımını aile başına önce 87 litreden 50 litreye indirmiş ve daha sonra da hedef olarak 25 litreyi göstermişlerdir. Yetkililer banyo süresinin 90 saniye olması konusunda halkı uyarmış, halkın deyimiyle “yıkanmamış saçlar toplumsal sorumluluk simgesi” haline gelmiştir. Cape Town halkı banyo sularını tuvaletlerini temizlemek için kullanmış ve gerekmedikçe sifonu çekmediklerini dile getirmişlerdir.
‘Sıfır Günü (Day Zero)’ su kıtlığının kritik bir noktaya ulaştığını ve su kaynaklarının tükenmek üzere olduğunu ifade eden bir terimdir. Genellikle, bir kentin su kaynaklarının tamamen tükenmesine çok yakın olduğu durumu belirtir ve bu, insanların musluklarından suyun akmadığı günü işaret eder. “Sıfır Günü” kavramı, kent yönetimleri ve halk arasında su tasarrufu ve sürdürülebilir su yönetimi konusundaki farkındalığı artırmak için kullanılır.
🚜 Çağın Ulaşım Yöntemi: Mikromobilite
Milyonlarca insanın bir arada yaşadığı kentlerde, en büyük sorun insan ve nesnelerin kent içinde hareket etmesi. Bireysel ve fosil yakıt odaklı ulaşım modları, trafik yoğunluğuna, hava ve gürültü kirliliğine, kazalara, ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Günümüzde mikromobilite olarak isimlendiren yeni yeni araç türleri tüm bu sorunlara çözüm olarak ortaya çıkmış ve yaygınlaşmıştır. Herkesin yaşadığı kentte gördüğü e-skuterlar (elektrikli scooter) bu araç türleri içinde en yaygın olanları.
Kentsel hareketlilikte mikromobiliteye ilgi arttıkça araç türleri de çeşitlenmektedir. Ben de mikromobilite araç türlerini yakından takip ediyorum. Şimdi sizlere hem konforlu hem de çevre dostu bir mikromobilite aracı tanıtmak istiyorum.
Kent içi ulaşımı yeniden tanımlayan Fransız girişim Karbikes tarafından üretilen 4 tekerlekli ve elektrikle güçlendirilmiş bisiklet, çevre bilincine sahip kent sakinleri için sürdürülebilir ve verimli bir kentsel hareketlilik sunuyor. Karbike, bisikletin çevikliğini mikro otomobilin koruyucu özellikleriyle harmanlayan yenilikçi bir elektrikli araçtır.
Kentsel Dönüşüm ve Afet Sonrası Atık Yönetimi
Ülkemizde atıkların yönetilmesi, afet öncesinde ve sonrasında yapılması gerekenlerin belirlenmesi, afetlere dayanıklı ve hazırlıklı olunması için kapsamlı bir yönetim planı oluşturma ihtiyacına yönelik SKD Türkiye (BCSD Türkiye) Türkiye tarafından “Kentsel Dönüşüm, Deprem ve Olası Diğer Afetler Sonucunda Oluşacak Yıkıntı Atıklarının Yönetimi Rehberi” hazırlandı. Rehber kapsamında Türkiye’de il bazında kentsel dönüşüm sonucunda oluşması beklenen atık miktarı hesaplanmıştır. Kentlerde mevcut olan yıkıntı atığı yönetim altyapıları tespit edilirken, hangi kentlerde geri dönüşüm tesisleri kurulmasına ihtiyaç olduğu ve olası bir afet durumunda bu tesislerin sağlayacağı katkıya ilişkin senaryolar geliştirilmiştir. Aynı zamanda bilimsel yayınlarda, literatürde bu alanda mevcut en iyi tekniklerin neler olduğu da araştırılarak rehberde yer verilmiştir.
Yakın bir zamanda ülkemizin yaşadığı büyük bir felaket olan 6 Şubat Depremleri, hepimizi derinden etkiledi. Bu yıkıcı depremler, birçok insanın hayatını kaybetmesine ve binlerce evin yıkılmasına sebep oldu. Depremin ardından, acil yardım ve yeniden inşa süreçleri büyük bir hızla devam ederken, bir başka önemli sorun daha gündeme geldi: Atıkların bertarafı.
Depremler, büyük miktarda enkaz ve çeşitli atıkların oluşmasına neden olur. Yıkılan binalardan, hasar gören altyapılardan ve çeşitli malzemelerden kaynaklanan bu atıklar, çevre ve halk sağlığı açısından ciddi tehditler oluşturabilir. Bu nedenle, deprem sonrası atık yönetimi ve bertarafı, afet yönetiminin hayati bir parçasıdır.
Bu konuda KAYFOR 24 forumunda Prof. Dr. Yakup BULUT, Arş. Gör. Seda KULU BAY tarafından hazırlanan “Deprem Sonrası Oluşan Enkaz Atıklarının Bertarafı: 6 Şubat Depremi Sonrası Nurdağı ve Islahiye İlçelerinin İncelenmesi” başlıklı bir sunum dinlemiştim (Kongre Özet Kitapçığı). Deprem sonrası ortaya çıkan atık 1999 Marmara Depremi sonrasında çıkanın yaklaşık 10 katı olduğu tahmin ediliyor.
⛵8 Haziran Dünya Okyanus Günü: Yeni Derinliklerin Farkına Varmak
Birleşmiş Milletler tarafından 8 Haziran olarak kabul edilen “Dünya Okyanus Günü”, 2024 yılında "Yeni Derinliklerin Farkına Varmak" temasıyla ifade ediliyor. Bu tema, insanlığın okyanuslarla olan ilişkisini acilen gözden geçirmesi gerektiğini vurguluyor. Okyanusların sağlık durumu, ekosistemlerin korunması ve sürdürülebilir kullanımı konusunda farkındalık yaratmayı amaçlıyor.
Okyanuslar, dünya üzerindeki yaşamın devamı için hayati öneme sahiptir. Ancak, kirlilik, aşırı avlanma, iklim değişikliği ve habitat tahribatı gibi tehditlerle karşı karşıya. Dünya Okyanus Günü, bu tehditlere dikkat çekmek ve okyanusların korunması için global bir hareketi teşvik etmeyi amaçlıyor. Öte yandan 10 yıllık müzakerelerin ardından geçen yıl imzalanan ve okyanusları korumaya yönelik en büyük ve bütüncül anlaşmanın 2025 Haziran’ında yürürlüğe girmesi bekleniyor.
🔥Afet Haline Gelen Anız Yangınları 15 Can Aldı
Diyarbakır’ın Çınar ile Mardin’in Mazıdağı ilçeleri arasındaki bölgede 20 Haziran'da çıkan ve sebebi anız yangını olarak açıklanan yangında, can kaybı sayısı 15’e yükseldi. Yangından etkilenen 73 kişi taburcu edilirken, 2 kişinin ise tedavileri sürüyor. Yangın nedeniyle binlerce dönüm ekili alan yanarken aynı zamanda büyük ve küçükbaş hayvanlarda telef oldu.
Yangınla ilgili bilir kişi raporları hazırlanıyor. Hazırlanan raporlarda, yangının temel sebebi ne olursa olsun, asıl nedenin bilinçsiz çiftçilik olduğu vurgulanmalıdır. Çünkü bölgede anızlar ilk defa bu yıl yanmadı. Yıllardır hasat sonrası kimliği belirsiz kişiler (tarla sahipleri) biçerdöver tarladan çıkmadan ateşi bırakır.
Gelin bu anız yangınlarının temel sebebine bakalım!
Hükümetler anız yakımıyla mücadele etmek için yasaklama, bilinçlendirme ve idari para cezaları gibi birçok kamu politikası uyguluyor. Ancak bu politikalar her zaman etkili olmuyor. Çiftçilerin hasat sonrası tarlayı hemen sürmek istemesi ve tarlada bulunan arpa ya da buğday saplarının bu sürümü engellemesi, anız yakımının en büyük etkenlerinden biri. Yıllarca çiftçilik yapmış biri olarak, yakın bir zamana kadar biz de anızları yakıyorduk. Evet, toprak ve ekosistem için çok zararlı bir uygulama, ancak çoğu zaman mecbur kalınıyor. Örneğin benzer bir durum yaşadık. Arpalarımız biçildi ve yerine silajlık mısır ekimi yapacağız. Her yıl biçerdöverle birlikte balya ve saman makinesi girer ve tarladaki yoğun sapı kaldırırlardı. Bu yıl maalesef ki balya ya da samanın yüzen bakan olmadığı için sap tarlada kaldı. Batıda anızı yakamazsınız. Çünkü anında jandarma etrafınızı çevirir. Ancak maalesef ki doğuda durum böyle değil. Binlerce dönüm arazide ateşin kim tarafından atıldığı tespit edilemez ve ayrıca havaların da çok sıcak olması durumu iyice güçleştirir.
Devletin anız yakımının önüne geçecek daha kuvvetli kamu politikaları üretmesi gerekiyor.
Teknoloji
📢e-Devlet Kapısı Kamusal Hizmetleri Yaygınlaştırıyor: Kaza Tutanağı ve Kurban Sorgulama
Kamu hizmetlerinin dijital ortamlara aktarılması hızla devam ediyor. İşte yepyeni bir hizmet daha. e-Devlet Kapısı Mobil Uygulaması'nda yer alan Kaza Tutanağı hizmeti ile kaza tutanaklarınızı hızlı ve kolay bir şekilde e-Devlet Kapısı üzerinden oluşturabilirsiniz. 🔗 turkiye.gov.tr
E-devlet üzerinden sadece kaza tutanağı değil Kurban Bayramında keseceğiniz🐄hayvanın kulak numarasını da sorgulayabilirsiniz. Büyükbaş ve küçükbaş kurbanlığınızın küpe numarasını e-Devlet Kapısı üzerinden sorgulatarak kurbanlık hayvanınızın; tür, ırk, cinsiyet, doğum tarihi ve aşı durumu bilgilerine kolayca ulaşabilirsiniz.
🤖Yapay Zekâya Da Başkanım Demek Zorunda mıyız?
Yapay zekâ devrimi son hızıyla yaylıyor. Birleşik Krallık (İngiltere) seçimlerinde SmarterUK partisinden aday olan Steve Endacott, kampanyasını ve vaatlerini “AI Steve” adlı yapay zeka destekli bot ile yürütüyor. Amaç siyaseti hislerden, kişisel çıkarlardan, ego zaaflarından arındırmak. AI Steve, Steve Endacott’un seçim kampanyasında kritik bir rol oynuyor. Seçmenlerle sürekli iletişim halinde olan bu yapay zeka botu, Endacott’un politikalarını tanıtmak, seçmen sorularını yanıtlamak ve hatta anketlerle halkın nabzını tutmak için kullanılıyor. Böylece, Endacott seçmenlerle daha derin bir bağ kurmayı hedefliyor.
Endacott’un kampanyasında yapay zekâ kullanması, siyasetin daha rasyonel ve veriye dayalı bir zemine oturmasını amaçlıyor. AI Steve, büyük veri analizleri yaparak politika önerileri sunabiliyor, karar verme süreçlerinde nesnel bir perspektif sağlayabiliyor ve kişisel çıkarların ötesinde toplumsal faydayı ön planda tutuyor.
🤖Yapay Zekanın Karanlık Yüzü: Sahtekârlık ve Manipülasyon
Tabii ki her teknolojik gelişme de olduğu gibi icatların bir iyi tarafı bir de karanlık yüzü bulunuyor. Aslında insan da böyle değil mi? Elbette ki böyle. Zaten teknolojiyi de insan ortaya çıkardığı için karanlık yüzü yok mu? İnsan doğası gibi, teknolojinin de iki yüzü vardır. Teknolojik yenilikler, yaşam kalitesini artırabilir, verimliliği artırabilir ve günlük hayatı kolaylaştırabilir. Örneğin, sağlık sektöründe yapılan ilerlemeler sayesinde hastalıkların teşhisi ve tedavisi iyileştirilebilir, uzak mesafeler arası iletişim hızlanabilir ve bilgiye erişim kolaylaşabilir.
Ancak, teknolojinin karanlık yüzü de göz ardı edilemez. Mahremiyetin ihlali, siber güvenlik tehditleri ve kişisel verilerin kötüye kullanımı gibi riskler, dijital dünyanın güvenlik zafiyetlerini ortaya koyar.
Tam da teknolojik gelişmelerin karanlık yüzüne örnek gösterilecek bir durum yaşadık. Milyonlarca gencin iyi bir üniversite hayali ile girdiği Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nda (YKS) kopya düzeneği yakalandı. Isparta'da Temel Yeterlilik Testi'ne giren bir öğrenci, kamera düzeneğiyle gönderdiği soruları yapay zekâya çözdürerek kopya çekmek isterken fark edildi ve tutuklandı. Öğrencinin düzeneğinin nasıl çalıştığını bu videodan izleyebilirsiniz.
ChatGPT Kullanımı Düşük
Reuters Gazetecilik Çalışmaları Enstitüsü, altı ülkede (Arjantin, Danimarka, Fransa, Japonya, Birleşik Krallık) insanların üretken yapay zeka (AI) konusundaki düşüncelerine, kullanıp kullanmadıklarına odaklanan çevrimiçi bir anket düzenledi. 2024 yılının Mart ve Nisan aylarında altı ülkede gerçekleştirilen anketten elde edilen veriler, 18 ile 24 yaş arasındaki en genç yaş grubundaki katılımcıların bile OpenAI'nin amiral gemisi ürünü ChatGPT'yi düzenli olarak kullanmadığını gösteriyor. Yüzde dokuzu her gün kullandığını belirtirken, yüzde 18'i haftada en az bir kez kullandığını belirtti. Aylık kullanıcılar tüm yanıt verenlerin yüzde 12'sini oluştururken, yüzde 17'si uygulamayı bir veya iki kez kullandı. Bu, en azından anket katılımcılarının yüzde 44'ünün ChatGPT'yi bir kez bile kullanmadığını gösteriyor.
Hayatın İçinden
Çalışmak Güzel Bir Şey Olsaydı, Üste Para Vermezlerdi
Acaba biz eski toplumlara göre daha mı çok çalışıyoruz? 1800’lerde yaşasaydım nasıl olurdu? Onların da ev, araba, telefon, tatil ya da geçim dertleri bu kadar şiddetli miydi? (Başlık, Yasin Hocamın hep söylediği bir ifadeydi. Bülteni okuyor mu test edelim😊). Acaba teknoloji arttıkça refah seviyemiz artıyor ancak neleri kaybediyoruz diye düşünüyorum? Bir gün dijital mecrada gezinirken ilkel toplumların (elinde mızrak, bir tarafında yaprak olan toplumlar) karnını doyurmak için haftada 18 saat çalıştıklarını okumuştum. Bu çalışma saatini günümüzle kıyasladığımızda (asgari ücret için 45 saat) hangi dönemin daha ilkel olduğu oldukça tartışmalı bir konu. Bana kalırsa 21. yüzyıl toplumu artık modern/dijital köle. Bu konuya çalışma hayatının eski dönemlere göre daha denetlenebilir ve hukuki normlarla çevrili olması açısından itirazda bulananlar çıkacaktır ancak bu daha çok çalıştığımız gerçeğini değiştirmeyecektir.
Bu günlerde Daron Acemoğlu’nun “İktidar ve Teknoloji” kitabını okuyorum. Kitapta, “yeni dijital teknolojiler her yere girerek girişimcilere, yöneticilere ve yatırımcılara servet kazandırdı. Ama çoğu çalışanın geliri ya çok az arttı ya da hiç artmadı. Hatta 1980’lerden bu yana, üniversite diploması olmayanların reel gelirleri düştü. Lisansüstü eğitime devam etmeyen üniversite mezunlarının bile gelirindeki artış sınırlı oldu” ifade ediliyor. Kitabın devamında ise “teknolojik gelişimin meyvelerinin zamanla herkes tarafından paylaşılacağı konusundaki iyimserlik “üretkenlik vagonu” olarak adlandırabileceğimiz bir anlayışa dayanır. Buna göre üretkenliği arttıran yeni makinelerin ve üretim yöntemlerini ortaya çıkışı, maaşların da yükselmesine yol açar. Teknoloji ilerledikçe, üretkenlik vagonu sırf girişimcileri ve sermaye sahipleri değil herkesi çeker” ifadelerine yer veriliyor. İnşallah bu tekno-iyimserlik gerçekleşir.
Çalışma karşıtlığı konusunda küçük bir bilgi daha “Pazar gününün resmi tatil olması' uygulaması ülkemizde 1935 yılında bugün başlamış”
📽️Senaryosunu ChatGPT Yazdı: The Last Screenwriter (Son Senarist)
Tamamen yapay zekâ tarafından yazılan ilk uzun metrajlı film. Bu slogan filmin internet sitesinden. Ne kadar da havalı 🚀Film, “yeni bir yapay zeka senaryo yazma sistemiyle tanışan senarist Jack'i konu alıyor. Çok geçmeden yapay zekanın kendi yazma becerilerine uygun olduğunu ve bazı alanlarda onu geride bıraktığını fark eder. Yapay zeka sistemiyle uğraşırken kendisine yalnızca yapay zeka sistemini kullanarak bir film yazma şansı sunulmasıdır”.
Filmin 16 Haziran 2024'te Londra'daki Prince Charles Sineması'nda özel bir gösterim yapması planlandı, ancak sinema patronlarının "yazar yerine yapay zeka kullanımı" konusundaki endişelerini dile getirmesinin ardından iptal edildi. Filmin yapımcısı yapımı savunarak, "Dürüst olmak gerekirse, bu filmin senaristlere yardımcı olacağını bile düşünüyorum, çünkü insanlar bir insan olmadan da film yazılabileceğini görünce şaşırabilirler” dedi.
Bu konuda sosyal medyada denk geldiğim “Yapay zekanın ben sanat yapıp yazı yazabileyim diye çamaşır ve bulaşıklarımı yıkamasını istiyorum. Bulaşık ve çamaşır yıkayabileyim diye sanat yapıp ve yazı yazmasını istemiyorum” şu güzel iadeyi sizlerle paylaşıyorum. Tam konunun özeti değil mi?
2024'ün en iyi turizm ekonomisine sahip 10 ülkesi
Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından iki yılda bir yayınlanan Seyahat ve Turizm Gelişim Endeksi, 119 ülkenin seyahat ve turizm sektörlerini çeşitli faktörler göz önünde bulundurarak sıralıyor. 2024 yılı için yayınlanan raporda, Amerika Birleşik Devletleri dünyanın en güçlü seyahat ve turizm ekonomisine sahip ülke olarak belirlendi. İlk 10 aşağıdaki gibi.
Amerika Birleşik Devletleri
İspanya
Japonya
Fransa
Avustralya
Almanya
Birleşik Krallık
Çin
İtalya
İsviçre
Türkiye ise 29. sırada yer alarak 2023 yılına göre 8 basamak yükselmeyi başardı. Bu yükseliş, Türkiye'nin turizmi önceliklendirmesinde ve hava yolu taşımacılığı altyapısında gösterdiği gelişmelerden kaynaklanıyor.
📖Kitaplar Çok Mu Pahalı: Açık Kaynak Kitaplar Revaçta
Türkiye’de enflasyon ve özellikle kağıt fiyatlarının artması ile birlikte kitap fiyatları da oldukça yükseldi. Kitap okumamak için yeni bir bahanemiz oldu. Peki okumak isteyenler ne yapacak. Öncelikle kütüphaneleri kullanmak en güzel olanı. Tekin Avaner hocanın bu konuda güzel bir yazısı vardı. Ya evden dışarı çıkmak istemiyorsak. O zaman dijital mecradan açık kaynaklı kitapları bulup okumamız gerekiyor. Bu kitaplar biraz akademik olabilir.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları
Necmettin Erbakan Üniversitesi Press
DOAB Açık Erişim Kitap Dizini (Yabancı)
🎙️Podcast Tavsiyesi: Marmara Denizi
Marmara Belediyeler Birliği tarafından 8 Haziran Marmara Denizi Günü dolayısıyla hazırlanan “Kimin Marmara’sı” isimli podcastin ilk bölümünde Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Bu deniz kimin, kimler tarafından kullanılıyor ve sahipleniliyor, onu korumaya nereden başlamamız gerekiyor?” sorularına cevap arıyor.